Id
stringlengths
0
7
Tag
stringclasses
3 values
Title
stringlengths
3
235
Summary
stringlengths
4
1.63k
Text
stringlengths
251
301k
__index_level_0__
int64
0
347k
text
stringlengths
278
301k
131143
haber
Necmettin Erbakan'ın koltuğuna Mustafa Kamalak oturdu
Necmettin Erbakan’ın hayatını kaybetmesinin ardından Saadet Partisi’nin yeni lideri Mustafa Kamalak oldu.
Geçtiğimiz hafta Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın ani ölümünün ardından partinin başına kimin geçeceği tartışılmıştı. Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın askerlik sorunu nedeniyle bu göreve getirilmeyeceği belirtilmişti. Partinin yeni lideri bugün belli oldu. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kamalak partinin genel başkanı seçildi. Mustafa Kamalak kimdir? Prof. Dr. Mustafa Kamalak, 1948'de Kahramanmaraş'ta doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyeliği ve Kurucu Dekanlığı ile 20. ve 21. Dönem Kahramanmaraş Milletvekilliği yaptı. Kamalak, Necmettin Erbakan'ın vefat etmesinin ardından 5 Mart 2011 tarihli kurultayda Saadet Partisi Genel Başkanlığına seçildi. Evli ve 2 çocuk babası.
142,258
# Necmettin Erbakan'ın koltuğuna Mustafa Kamalak oturdu ## Özet Necmettin Erbakan’ın hayatını kaybetmesinin ardından Saadet Partisi’nin yeni lideri Mustafa Kamalak oldu. ## İçerik Geçtiğimiz hafta Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın ani ölümünün ardından partinin başına kimin geçeceği tartışılmıştı. Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın askerlik sorunu nedeniyle bu göreve getirilmeyeceği belirtilmişti. Partinin yeni lideri bugün belli oldu. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kamalak partinin genel başkanı seçildi. Mustafa Kamalak kimdir? Prof. Dr. Mustafa Kamalak, 1948'de Kahramanmaraş'ta doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyeliği ve Kurucu Dekanlığı ile 20. ve 21. Dönem Kahramanmaraş Milletvekilliği yaptı. Kamalak, Necmettin Erbakan'ın vefat etmesinin ardından 5 Mart 2011 tarihli kurultayda Saadet Partisi Genel Başkanlığına seçildi. Evli ve 2 çocuk babası.
705906
haber
Dört Ayaklı Minare restorasyonun ardından ziyarete açıldı
Ahmet ÜN-Serdar SUNAR/ DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR'ın tarihi Sur ilçesinde 2015 yılının Kasım ayında terör örgütü PKK'ya yönelik başlatılan hendek-barikat operasyonları sırasında hasar gören Sur'un simgesi halindeki Dört Ayaklı Minare ile Şeyh Matahar
21 Eylül 2018 19:45 Camisi, yapılan restorasyon ve onarım çalışmasının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla tekrarziyarete açıldı. Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki hendek-barikat operasyonları sırasında ağır hasar gören Dört Ayaklı Minare ile Şeyh Matahar Camisi, yapılan restorasyon ve onarım çalışmalarından sonra bugün düzenlenen tören ile resmi olarak hizmete açıldı. Açılış için düzenlenen törene, Kültür ve Turizm Bakan Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Milletvekilleri Mehdi Eker, Ebubekir Bal, Oya Eronat, Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Büyükşehir Belediyesi Başkanvekil Cumali Atilla ile çok sayıda davetli katıldı. 'TERÖR ÖRGÜTÜ İMHAYA, BİZ İHYAYA' Açılış töreninde konuşan Vali Hasan Basri Güzeloğlu, terör örgütünün imhaya, yıkıma talip olduğunu ifade ederek, "Bu vakıf eserlerini ihya etmek, terör örgütünün ihaneti sonrasında inşa etmek, miras bırakılan bu eserleri gelecek nesillere aktarabilmek adına bugün Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkenin her köşesinde olduğu gibi Diyarbakır'da da büyük bir hamle ve heyacan içerisindeyiz. Vakıflar Genel Müdürlüğü emanet olarak bu eserleri geleceğe aktarmak adına bir büyük hamle içerisindedir. Terör örgütü imhaya, biz ihyaya, onlar yıkmaya biz yapmaya talibiz. Bugün Diyarbakır'ın her köşesinde buna dönük çok büyük bir çalışma ve hizmet içerisindeyiz" dedi. 'ŞEHİR MOĞOL İSTİLASINA KARŞI NASIL DİK DURDUYSA, PKK'YA KARŞI DA DİK DURMAYI BİLDİ' AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker ise, Diyarbakır'ın küller altında bir mücevher olduğunu dile getirerek, "Bugün terör örgütünün yaktığı ateşin külleri altında kalmış, bu kutlu şehrin nadide mücevherlerinden bir kısmı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün çabalarıyla, hükümetimizin gayretleriyle bunlar tekrar insanlığın kültür hazinesine kazandırılıyor. Burası, yeryüzünde eşi bulmayan bir şehirdir. Her kültürden burada iz ve eser var. Peki terör örgütü bu kutlu şehirden ne istedi ? Neden Şeyh Mutahar Camii'nin minaresini ayaklarından vurdu, neden Fatihpaşa Camii'nin minberini yaktı? Çünkü, insanlığın biriktirdiği medeniyeti ve bu kutlu şehrin sahip olduğu değerleri istemiyor. Tarihi yıkıp, tarihimize ait, medeniyetimize ait, kutlu değerlerimize ait ne varsa onları imha edip, ortadan kaldırıp, kendine göre, kendiyle bir şey başlatmak istedi. PKK terör örgütünün bu şehre yaptığı budur. Ama bu şehir, geçmişte kendisini yıkmaya, yakmaya kalkışanlara tarih boyunca dersini verdiği gibi ve onlara rağmen ayakta kaldığı gibi, Moğol istilalarına benzer diğe gaddar ve zalim idarelere karşı nasıl ayakta durduysa, bugün PKK terör örgütü ve onun türevlerinin yaptığı eylemlere karşı dik durmayı bildi, hamdolsun bugün dimdik ayakta. Biz, Suriçi'ni ihya ettiğimizde bu şehir tekrar kendi kimliğine kavuşacak. Dört Ayaklı Minare'nin ayaklarına sıkılan kurşun, şehirdeki çoğulcu kültüre ve onu taşıyan sürükleyen medeniyet değerlerine sıkılan kurşunlardır"diye konuştu. 'DÖRT AYAKLI MİNARE, DİNİMİZİN DÖRT MEZHEBİNİ TEMSİL EDİLİYOR' Kültür ve Turizm Bakan Mehmet Nuri Ersoy da, Anadolu'da tek olma özelliğiyle olan bir eserin önünde konuştuklarını ifade ederek, "Dört Ayaklı Minare, dinimizin dört mezhebini temsil ediliyor. 2015 yılında maalesef yaşanan terör olaylarında Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ile 2 polis hunharca saldırı sonucu şehit oldular. Bu vesileyle onları anmak istiyorum, Allah rahmet eylesin. Yaşananların ardından hem devletin hem de Diyarbakır halkının üstün çabalarıyla terör burada son buldu. Bu aslında sizlerin çabaları, devlet tek başına bir şey yapması mümkün değil. Bundan dolayı hepinizi tebrik ediyorum. Bu olayların yatışmasıyla birlikte çatışmalar sırasında ciddi zarar gören 19 tane vakıf ve kültür esermizin restorasyonu yapmaya başladık" dedi.
113,756
# Dört Ayaklı Minare restorasyonun ardından ziyarete açıldı ## Özet Ahmet ÜN-Serdar SUNAR/ DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR'ın tarihi Sur ilçesinde 2015 yılının Kasım ayında terör örgütü PKK'ya yönelik başlatılan hendek-barikat operasyonları sırasında hasar gören Sur'un simgesi halindeki Dört Ayaklı Minare ile Şeyh Matahar ## İçerik 21 Eylül 2018 19:45 Camisi, yapılan restorasyon ve onarım çalışmasının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla tekrarziyarete açıldı. Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki hendek-barikat operasyonları sırasında ağır hasar gören Dört Ayaklı Minare ile Şeyh Matahar Camisi, yapılan restorasyon ve onarım çalışmalarından sonra bugün düzenlenen tören ile resmi olarak hizmete açıldı. Açılış için düzenlenen törene, Kültür ve Turizm Bakan Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Milletvekilleri Mehdi Eker, Ebubekir Bal, Oya Eronat, Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Büyükşehir Belediyesi Başkanvekil Cumali Atilla ile çok sayıda davetli katıldı. 'TERÖR ÖRGÜTÜ İMHAYA, BİZ İHYAYA' Açılış töreninde konuşan Vali Hasan Basri Güzeloğlu, terör örgütünün imhaya, yıkıma talip olduğunu ifade ederek, "Bu vakıf eserlerini ihya etmek, terör örgütünün ihaneti sonrasında inşa etmek, miras bırakılan bu eserleri gelecek nesillere aktarabilmek adına bugün Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkenin her köşesinde olduğu gibi Diyarbakır'da da büyük bir hamle ve heyacan içerisindeyiz. Vakıflar Genel Müdürlüğü emanet olarak bu eserleri geleceğe aktarmak adına bir büyük hamle içerisindedir. Terör örgütü imhaya, biz ihyaya, onlar yıkmaya biz yapmaya talibiz. Bugün Diyarbakır'ın her köşesinde buna dönük çok büyük bir çalışma ve hizmet içerisindeyiz" dedi. 'ŞEHİR MOĞOL İSTİLASINA KARŞI NASIL DİK DURDUYSA, PKK'YA KARŞI DA DİK DURMAYI BİLDİ' AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker ise, Diyarbakır'ın küller altında bir mücevher olduğunu dile getirerek, "Bugün terör örgütünün yaktığı ateşin külleri altında kalmış, bu kutlu şehrin nadide mücevherlerinden bir kısmı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün çabalarıyla, hükümetimizin gayretleriyle bunlar tekrar insanlığın kültür hazinesine kazandırılıyor. Burası, yeryüzünde eşi bulmayan bir şehirdir. Her kültürden burada iz ve eser var. Peki terör örgütü bu kutlu şehirden ne istedi ? Neden Şeyh Mutahar Camii'nin minaresini ayaklarından vurdu, neden Fatihpaşa Camii'nin minberini yaktı? Çünkü, insanlığın biriktirdiği medeniyeti ve bu kutlu şehrin sahip olduğu değerleri istemiyor. Tarihi yıkıp, tarihimize ait, medeniyetimize ait, kutlu değerlerimize ait ne varsa onları imha edip, ortadan kaldırıp, kendine göre, kendiyle bir şey başlatmak istedi. PKK terör örgütünün bu şehre yaptığı budur. Ama bu şehir, geçmişte kendisini yıkmaya, yakmaya kalkışanlara tarih boyunca dersini verdiği gibi ve onlara rağmen ayakta kaldığı gibi, Moğol istilalarına benzer diğe gaddar ve zalim idarelere karşı nasıl ayakta durduysa, bugün PKK terör örgütü ve onun türevlerinin yaptığı eylemlere karşı dik durmayı bildi, hamdolsun bugün dimdik ayakta. Biz, Suriçi'ni ihya ettiğimizde bu şehir tekrar kendi kimliğine kavuşacak. Dört Ayaklı Minare'nin ayaklarına sıkılan kurşun, şehirdeki çoğulcu kültüre ve onu taşıyan sürükleyen medeniyet değerlerine sıkılan kurşunlardır"diye konuştu. 'DÖRT AYAKLI MİNARE, DİNİMİZİN DÖRT MEZHEBİNİ TEMSİL EDİLİYOR' Kültür ve Turizm Bakan Mehmet Nuri Ersoy da, Anadolu'da tek olma özelliğiyle olan bir eserin önünde konuştuklarını ifade ederek, "Dört Ayaklı Minare, dinimizin dört mezhebini temsil ediliyor. 2015 yılında maalesef yaşanan terör olaylarında Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ile 2 polis hunharca saldırı sonucu şehit oldular. Bu vesileyle onları anmak istiyorum, Allah rahmet eylesin. Yaşananların ardından hem devletin hem de Diyarbakır halkının üstün çabalarıyla terör burada son buldu. Bu aslında sizlerin çabaları, devlet tek başına bir şey yapması mümkün değil. Bundan dolayı hepinizi tebrik ediyorum. Bu olayların yatışmasıyla birlikte çatışmalar sırasında ciddi zarar gören 19 tane vakıf ve kültür esermizin restorasyonu yapmaya başladık" dedi.
641615
haber
Bıçakla yaralama şüphelisini, linçten polis kurtardı
Onur KAYA/ÇERKEZKÖY (Tekirdağ), (DHA)- TEKİRDAĞ'ın Çerkezköy ilçesinde, otopark yüzünden çıkan kavgada Mustafa Kavlak'ı (44) bıçakla yaraladığı gerekçesiyle yakalanıp gözaltına alınan Halit C
01 Haziran 2018 22:08 ., sağlık kontrolüne götürüldüğü hastanede yaralının öfkeli yakınlarının saldırısına uğradı. Polis, saldırganları güçlükle uzaklaştırırken, takviye ekip istendi. Olay, dün Çerkezköy'ün Öztrak Caddesi üzerinde meydana geldi. Mustafa Kavlak ile Halit C. arasında iddiaya göre otopark yüzünden çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Kavga sırasında Halit C., otomobilinden aldığı bıçakla Kavlak'ı karın bölgesinden 4 bıçak darbesiyle yaraladı. Halit C., olaydan kısa süre sonra polis tarafından yakalanırken, Kavlak, Çerkezköy Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Hastanede tedavisi süren Mustafa Kavlak'ın, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak'ın akrabası olması nedeniyle bugün sendikanın Çerkezköy'deki üyeleri ziyarete gitti. Bu sırada gözaltında bulunan Halit C. de sağlık kontrolünden geçirilmek üzere polis tarafından aynı hastaneye götürüldü. Kavlak'ın yakınları ve sendika üyeleri, Halit C.'yi görünce üzerine saldırdı. Polis, saldırganları güçlükle uzaklaştırırken, takviye ekip istendi. Halit C., hastane içine alınıp sağlık kontrolünden geçirilirken, dışarıda Kavlak'ın yakınları ve sendika üyeleri çıkışını bekledi. Polisin geniş güvenlik önlemleri altında çıkarılan Halit C.'ye dışarıda bekleyenler tekrar saldırdı. Halit C., güçlükle polis aracına bindirilirken, öfkeli kalabalık polis aracına vurup, içindeki şüpheliyi darp etmeye çalıştı. Polis aracı bölgeden hızla uzaklaştı. Adliyeye götürülen Halit C. ile ilgili soruşturma sürüyor. FOTOĞRAFLI
58,043
# Bıçakla yaralama şüphelisini, linçten polis kurtardı ## Özet Onur KAYA/ÇERKEZKÖY (Tekirdağ), (DHA)- TEKİRDAĞ'ın Çerkezköy ilçesinde, otopark yüzünden çıkan kavgada Mustafa Kavlak'ı (44) bıçakla yaraladığı gerekçesiyle yakalanıp gözaltına alınan Halit C ## İçerik 01 Haziran 2018 22:08 ., sağlık kontrolüne götürüldüğü hastanede yaralının öfkeli yakınlarının saldırısına uğradı. Polis, saldırganları güçlükle uzaklaştırırken, takviye ekip istendi. Olay, dün Çerkezköy'ün Öztrak Caddesi üzerinde meydana geldi. Mustafa Kavlak ile Halit C. arasında iddiaya göre otopark yüzünden çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Kavga sırasında Halit C., otomobilinden aldığı bıçakla Kavlak'ı karın bölgesinden 4 bıçak darbesiyle yaraladı. Halit C., olaydan kısa süre sonra polis tarafından yakalanırken, Kavlak, Çerkezköy Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Hastanede tedavisi süren Mustafa Kavlak'ın, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak'ın akrabası olması nedeniyle bugün sendikanın Çerkezköy'deki üyeleri ziyarete gitti. Bu sırada gözaltında bulunan Halit C. de sağlık kontrolünden geçirilmek üzere polis tarafından aynı hastaneye götürüldü. Kavlak'ın yakınları ve sendika üyeleri, Halit C.'yi görünce üzerine saldırdı. Polis, saldırganları güçlükle uzaklaştırırken, takviye ekip istendi. Halit C., hastane içine alınıp sağlık kontrolünden geçirilirken, dışarıda Kavlak'ın yakınları ve sendika üyeleri çıkışını bekledi. Polisin geniş güvenlik önlemleri altında çıkarılan Halit C.'ye dışarıda bekleyenler tekrar saldırdı. Halit C., güçlükle polis aracına bindirilirken, öfkeli kalabalık polis aracına vurup, içindeki şüpheliyi darp etmeye çalıştı. Polis aracı bölgeden hızla uzaklaştı. Adliyeye götürülen Halit C. ile ilgili soruşturma sürüyor. FOTOĞRAFLI
402692
haber
Türkiye’den Almanya’ya üst düzey ziyaret
Türkiye’nin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, resmi temaslarda bulunmak üzere Berlin’e geliyor. Ziyaretin güven bunalımı yaşanan Türk-Alman ilişkilerinde gerilimin aşılmasına katkı sağlayıp sağlamayacağı merak konusu.
Almanya-Türkiye ilişkilerinin gerilimli bir süreçten geçtiği dönemde başkent Berlin önemli bir ziyarete sahne olacak. DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 8 Mayıs Pazartesi günü Almanya’ya resmi ziyaret gerçekleştirecek. Alman Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, Federal Ekonomi Bakanı Brigitte Zypries’in Zeybekci’yi ağırlayacağını doğrularken, görüşme gündeminde "iktisadi gelişmeler ile siyasi konuların" yer aldığını aktardı. Uzun aradan sonra ilk İki ülke ekonomi bakanları son olarak, Türkiye ve Alman hükümetleri arasında 22 Ocak 2016’da yapılan hükümetler arası stratejik istişareler toplantısı sırasında bir araya gelmişti. Halen Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Sigmar Gabriel’in, geçen yıl ekonomi bakanlığını yönettiği dönemde Zeybekci ile yapmayı planladığı görüşme son anda iptal edilmişti. Ortak zemin arayışı Berlin kulislerinde, iki ülke arasında "ağır bir güven bunalımının" yaşandığı bir dönemde gerçekleşecek ziyaretin, ilişkileri yeniden yapıcı bir diyalog zeminine taşıma arayışında önemli bir adım olabileceğine dikkat çekiliyor. Siyasi bazı konularda derin görüş ayrılıkları sürse de, taraflar her iki ülke açısından önem taşıyan ekonomide işbirliğine odaklanarak, yumuşamaya katkıda sağlamayı hedefliyor. Siyasi gerginlik, Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından Almanya ile ekonomik işbirliğine de olumsuz yansımış durumda. 2013 yılında kurulması kararlaştırılan Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) bugüne kadar toplanamadı. Enerji alanında işbirliğini geliştirmeye hedefleyen Türk-Alman Enerji Forumu da birçok kez ertelendi. Alman Ekonomi Bakanlığı kaynakları, iki bakanın görüşmesinde bu iki konunun ele alınacağına dikkat çekti. İşadamları endişeli Alman ekonomi çevrelerinin ve yatırımcıların da dikkati Zypries-Zeybekci görüşmesine çevrilmiş durumda. Berlin buluşmasından çıkacak sonuçlar hem iş dünyası hem Türkiye ekonomisi için önemli bir sinyal olacak. Ancak ekonomi kulislerinde endişeler hâkim. Yüksek enflasyon, artan işsizlik oranı ve büyüme oranında gerilemeyle Türkiye ekonomisi kolay olmayan bir süreçten geçiyor. Almanya’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlar son bir yılda yüzde 35 oranında azaldı. Türkiye’nin "can damarı" olarak nitelendirilen turizm gelirlerinde yaşanan düşüş devam ediyor. Alman turistlerin Türkiye’ye rezervasyonları da bu yıl yaklaşık yüzde 58 oranında azaldı. Turizm teşviki önerisi DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre bu konularda Türk tarafı, Alman hükümetinin desteğini alabilmeyi umut ediyor. Ankara, Berlin’den "turizm teşviki" başlığı altında Alman turistlerin Türkiye’ye seyahat etmelerini teşvik edecek, güvenlik ve seyahat uyarılarında daha hassas davranılması gibi bazı adımlar atılmasını bekliyor. Bir diğer konu da, Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği’nin reforme edilmesi konusundaki beklentileri. Ankara AB politikalarında ağırlığı olan Almanya’nın bu konuda Brüksel'de ağırlığını koymasını istiyor. Türk tarafının ayrıca kuruluş aşamasındaki kalkınma bankası için Alman Kalkınma Bankası ile işbirliği talep ettiği belirtiliyor. Almanya’nın beklentileri Ankara ile siyasi diyaloğa önem veren Alman hükümeti ise Eylül ayında yapılacak genel seçimler öncesinde Türkiye politikası konusunda artan bir kamuoyu baskısı altında. Türkiye’de son aylarda yaşanan siyasi gelişmeler, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel ve çok sayıda gazeteci ile siyasetçinin halen tutuklu bulunması, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı konularındaki endişeler, Alman hükümeti, medyası ve kamuoyundaki önemli gündem maddeleri arasında olmaya devam ediyor. Alman Ekonomi Bakanı Zypries, önceki hafta yaptığı açıklamada, Türk-Alman dostluğunu ve iktisadi ilişkileri muhafaza etmek istediklerini ancak bunun için Türkiye’de hukuk devletinin garanti altına alınmasının önemli olduğunu vurgulamıştı. Zypries, yabancı yatırımcılar açısından hukuk devletinin önemini vurgularken, "Devlet işlerinde keyfiyet yabancı yatırımlar açısından zehir gibidir" ifadelerini kullanmıştı. Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble de geçen ay yaptığı açıklamada, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Türkiye ekonomisinin durumunu, karşı karşıya bulunulan güçlükleri konuştuklarını söylemiş, işbirliği yapılabilecek alanlar bulunduğunu, ancak ilişkilerin bu denli gergin olduğu bir dönemde adım atmalarının zor olduğunu vurgulamıştı. Berlin net tutum görmek istiyor Alman yetkililer, Türk Hükümeti'nin Almanya'dan maddi destek ya da borç gibi bir talep gündeme getirmediğini, özellikle turizm ve yatırımlar gibi alanlarda Alman Hükümeti ve Alman yatırımcılarının kalbini yeniden kazanmaya çalıştığını ifade ediyorlar. Almanya’nın beklentisi ise Türk hükümetinin Almanya politikasını netleştirmesi. Ankara'dan tutarlı bir siyasi duruş görmek istediklerini vurgulayan bir Alman yetkili, "Referandum sürecinde Türk tarafı ikili görüşmelerde ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için destek beklentisini aktarırken, diğer yandan kamuoyuna yönelik açıklamalarında hakaret niteliğinde bir üslup kullandı. Bundan rahatsız olduk. İşbirliğinin geliştirilmesi Türkiye’nin önümüzdeki süreçte benimseyeceği tutuma ve ikili ilişkilerde güvenin yeniden inşasına bağlı. Tutarlı bir tutum görmek istiyoruz" diye konuştu.
204,257
# Türkiye’den Almanya’ya üst düzey ziyaret ## Özet Türkiye’nin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, resmi temaslarda bulunmak üzere Berlin’e geliyor. Ziyaretin güven bunalımı yaşanan Türk-Alman ilişkilerinde gerilimin aşılmasına katkı sağlayıp sağlamayacağı merak konusu. ## İçerik Almanya-Türkiye ilişkilerinin gerilimli bir süreçten geçtiği dönemde başkent Berlin önemli bir ziyarete sahne olacak. DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 8 Mayıs Pazartesi günü Almanya’ya resmi ziyaret gerçekleştirecek. Alman Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, Federal Ekonomi Bakanı Brigitte Zypries’in Zeybekci’yi ağırlayacağını doğrularken, görüşme gündeminde "iktisadi gelişmeler ile siyasi konuların" yer aldığını aktardı. Uzun aradan sonra ilk İki ülke ekonomi bakanları son olarak, Türkiye ve Alman hükümetleri arasında 22 Ocak 2016’da yapılan hükümetler arası stratejik istişareler toplantısı sırasında bir araya gelmişti. Halen Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Sigmar Gabriel’in, geçen yıl ekonomi bakanlığını yönettiği dönemde Zeybekci ile yapmayı planladığı görüşme son anda iptal edilmişti. Ortak zemin arayışı Berlin kulislerinde, iki ülke arasında "ağır bir güven bunalımının" yaşandığı bir dönemde gerçekleşecek ziyaretin, ilişkileri yeniden yapıcı bir diyalog zeminine taşıma arayışında önemli bir adım olabileceğine dikkat çekiliyor. Siyasi bazı konularda derin görüş ayrılıkları sürse de, taraflar her iki ülke açısından önem taşıyan ekonomide işbirliğine odaklanarak, yumuşamaya katkıda sağlamayı hedefliyor. Siyasi gerginlik, Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından Almanya ile ekonomik işbirliğine de olumsuz yansımış durumda. 2013 yılında kurulması kararlaştırılan Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) bugüne kadar toplanamadı. Enerji alanında işbirliğini geliştirmeye hedefleyen Türk-Alman Enerji Forumu da birçok kez ertelendi. Alman Ekonomi Bakanlığı kaynakları, iki bakanın görüşmesinde bu iki konunun ele alınacağına dikkat çekti. İşadamları endişeli Alman ekonomi çevrelerinin ve yatırımcıların da dikkati Zypries-Zeybekci görüşmesine çevrilmiş durumda. Berlin buluşmasından çıkacak sonuçlar hem iş dünyası hem Türkiye ekonomisi için önemli bir sinyal olacak. Ancak ekonomi kulislerinde endişeler hâkim. Yüksek enflasyon, artan işsizlik oranı ve büyüme oranında gerilemeyle Türkiye ekonomisi kolay olmayan bir süreçten geçiyor. Almanya’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlar son bir yılda yüzde 35 oranında azaldı. Türkiye’nin "can damarı" olarak nitelendirilen turizm gelirlerinde yaşanan düşüş devam ediyor. Alman turistlerin Türkiye’ye rezervasyonları da bu yıl yaklaşık yüzde 58 oranında azaldı. Turizm teşviki önerisi DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre bu konularda Türk tarafı, Alman hükümetinin desteğini alabilmeyi umut ediyor. Ankara, Berlin’den "turizm teşviki" başlığı altında Alman turistlerin Türkiye’ye seyahat etmelerini teşvik edecek, güvenlik ve seyahat uyarılarında daha hassas davranılması gibi bazı adımlar atılmasını bekliyor. Bir diğer konu da, Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği’nin reforme edilmesi konusundaki beklentileri. Ankara AB politikalarında ağırlığı olan Almanya’nın bu konuda Brüksel'de ağırlığını koymasını istiyor. Türk tarafının ayrıca kuruluş aşamasındaki kalkınma bankası için Alman Kalkınma Bankası ile işbirliği talep ettiği belirtiliyor. Almanya’nın beklentileri Ankara ile siyasi diyaloğa önem veren Alman hükümeti ise Eylül ayında yapılacak genel seçimler öncesinde Türkiye politikası konusunda artan bir kamuoyu baskısı altında. Türkiye’de son aylarda yaşanan siyasi gelişmeler, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel ve çok sayıda gazeteci ile siyasetçinin halen tutuklu bulunması, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı konularındaki endişeler, Alman hükümeti, medyası ve kamuoyundaki önemli gündem maddeleri arasında olmaya devam ediyor. Alman Ekonomi Bakanı Zypries, önceki hafta yaptığı açıklamada, Türk-Alman dostluğunu ve iktisadi ilişkileri muhafaza etmek istediklerini ancak bunun için Türkiye’de hukuk devletinin garanti altına alınmasının önemli olduğunu vurgulamıştı. Zypries, yabancı yatırımcılar açısından hukuk devletinin önemini vurgularken, "Devlet işlerinde keyfiyet yabancı yatırımlar açısından zehir gibidir" ifadelerini kullanmıştı. Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble de geçen ay yaptığı açıklamada, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Türkiye ekonomisinin durumunu, karşı karşıya bulunulan güçlükleri konuştuklarını söylemiş, işbirliği yapılabilecek alanlar bulunduğunu, ancak ilişkilerin bu denli gergin olduğu bir dönemde adım atmalarının zor olduğunu vurgulamıştı. Berlin net tutum görmek istiyor Alman yetkililer, Türk Hükümeti'nin Almanya'dan maddi destek ya da borç gibi bir talep gündeme getirmediğini, özellikle turizm ve yatırımlar gibi alanlarda Alman Hükümeti ve Alman yatırımcılarının kalbini yeniden kazanmaya çalıştığını ifade ediyorlar. Almanya’nın beklentisi ise Türk hükümetinin Almanya politikasını netleştirmesi. Ankara'dan tutarlı bir siyasi duruş görmek istediklerini vurgulayan bir Alman yetkili, "Referandum sürecinde Türk tarafı ikili görüşmelerde ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için destek beklentisini aktarırken, diğer yandan kamuoyuna yönelik açıklamalarında hakaret niteliğinde bir üslup kullandı. Bundan rahatsız olduk. İşbirliğinin geliştirilmesi Türkiye’nin önümüzdeki süreçte benimseyeceği tutuma ve ikili ilişkilerde güvenin yeniden inşasına bağlı. Tutarlı bir tutum görmek istiyoruz" diye konuştu.
358051
haber
Alman hükümetinden geri adım yok
Alman hükümet sözcüsü, Alman Meclisi'nde kabul edilen Ermeni soykırımı kararı ile ilgili açıklama yaptı. Sözcü, hükümetin karara arasına mesafe koymasının mümkün olmadığını söyledi.
Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Martin Schäfer ile birlikte basının karşısına çıkarak Türkiye ile ilgili açıklamalarda bulundu. Seibert, Alman hükümetinin "Federal Meclis'in 1915'te Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenilerin öldürülmesini soykırım olarak tanıyan kararla arasına mesafe koymaya hazırlandığı" yolundaki haberi yalanladı. Hükümet sözcüsü Seibert, "Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil" dedi. Seibert: Hükümetin görevi değil Federal Meclis'in 1915 olaylarına ilişkin aldığı kararın bağlayıcı nitelikte olmadığını hatırlatan Steffen Seibert, bunun Federal Meclis kararında da vurgulandığına dikkat çekti. Seibert, "Parlamentonun faaliyetlerinin değerlendirilmesi hükümetin görevi değildir" dedi. Türkiye'ye yeni büyükelçi atanıyor Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Martin Schäfer ise Alman-Türk ilişkilerinin önemini vurguladı. Almanya'nın yakında Türkiye'ye yeni bir büyükelçi atayacağını kaydeden Schäfer, "Almanya ile Türkiye arasındaki siyasi ziyaretlerin yeniden canlandırılacak olmasından ötürü memnuniyet duyuyoruz" dedi. Schäfer, İncirlik'teki Alman askerlerinin "pek yakında" Federal Meclis milletvekilleri tarafından ziyaret edilebileceğine dair Alman hükümetinin beklentisini dile getirdi. Steinmeier'in sözlerine açıklık getirdi Bu arada Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in sözlerine de açıklık getirildi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Berlin'de görüşen Steinmeier, "Alman Federal Meclisi siyasi konularda görüşünü ifade etmek konusunda özgürdür ve buna hakkı vardır. Ancak her kararın yasal açıdan bağlayıcı olmadığını Federal Meclis'in kendisi de ifade etmektedir" diye konuşmuştu. Dışişleri Bakanı Steinmeier'in ifadeleri, Alman hükümetinin Federal Meclis'in 1915'te Ermenilerin öldürülmesini soykırım olarak tanıyan kararla arasına mesafe koymaya hazırlandığına dair iddiaları destekler nitelikte yorumlanmıştı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu ifadelere açıklık getirdi. Sözcü, "Sayın Steinmeier Federal Meclis'in Ermeni soykırım tasarısının ardında durmuştur, durmaya da devam edecektir" ifadelerini kullandı.
28,986
# Alman hükümetinden geri adım yok ## Özet Alman hükümet sözcüsü, Alman Meclisi'nde kabul edilen Ermeni soykırımı kararı ile ilgili açıklama yaptı. Sözcü, hükümetin karara arasına mesafe koymasının mümkün olmadığını söyledi. ## İçerik Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Martin Schäfer ile birlikte basının karşısına çıkarak Türkiye ile ilgili açıklamalarda bulundu. Seibert, Alman hükümetinin "Federal Meclis'in 1915'te Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenilerin öldürülmesini soykırım olarak tanıyan kararla arasına mesafe koymaya hazırlandığı" yolundaki haberi yalanladı. Hükümet sözcüsü Seibert, "Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil" dedi. Seibert: Hükümetin görevi değil Federal Meclis'in 1915 olaylarına ilişkin aldığı kararın bağlayıcı nitelikte olmadığını hatırlatan Steffen Seibert, bunun Federal Meclis kararında da vurgulandığına dikkat çekti. Seibert, "Parlamentonun faaliyetlerinin değerlendirilmesi hükümetin görevi değildir" dedi. Türkiye'ye yeni büyükelçi atanıyor Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Martin Schäfer ise Alman-Türk ilişkilerinin önemini vurguladı. Almanya'nın yakında Türkiye'ye yeni bir büyükelçi atayacağını kaydeden Schäfer, "Almanya ile Türkiye arasındaki siyasi ziyaretlerin yeniden canlandırılacak olmasından ötürü memnuniyet duyuyoruz" dedi. Schäfer, İncirlik'teki Alman askerlerinin "pek yakında" Federal Meclis milletvekilleri tarafından ziyaret edilebileceğine dair Alman hükümetinin beklentisini dile getirdi. Steinmeier'in sözlerine açıklık getirdi Bu arada Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in sözlerine de açıklık getirildi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Berlin'de görüşen Steinmeier, "Alman Federal Meclisi siyasi konularda görüşünü ifade etmek konusunda özgürdür ve buna hakkı vardır. Ancak her kararın yasal açıdan bağlayıcı olmadığını Federal Meclis'in kendisi de ifade etmektedir" diye konuşmuştu. Dışişleri Bakanı Steinmeier'in ifadeleri, Alman hükümetinin Federal Meclis'in 1915'te Ermenilerin öldürülmesini soykırım olarak tanıyan kararla arasına mesafe koymaya hazırlandığına dair iddiaları destekler nitelikte yorumlanmıştı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu ifadelere açıklık getirdi. Sözcü, "Sayın Steinmeier Federal Meclis'in Ermeni soykırım tasarısının ardında durmuştur, durmaya da devam edecektir" ifadelerini kullandı.
699003
haber
AB / Juncker: Büyük küresel bir aktör olmak zorundayız
İstanbul, 13 Eylül (DHA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, birliğin durumunu değerlendirdiği geleneksel yıllık konuşmasında, AB'yi küresel sorunlara karşı uyardı
13 Eylül 2018 11:02 . Avrupa'nın uluslararası alanda daha güçlü bir rol üstlenmesi gerektiğini belirten Juncker, "Büyük küresel bir aktör olmak zorundayız" dedi. Juncker Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, dolara karşı Euro Bölgesi'nin para birimi olan euronun güçlendirilmesini ve Avrupa'nın dış politikasıyla ilgili kararların çoğunluk ile alınması sağlanarak daha etkili olması gerektiğinin altını çizdi. "Artık Avrupa egemenliğinin zamanı geldi" diyen Juncker, "Bunu bizden isteyen dünya politikası" dedi. Avrupa'nın "ticaret ve kur savaşları sürdürenlerle" arasına çizgi çekmesi gerektiğini belirten Juncker, ABD Başkanı Trump'ın "Önce Amerika (America First)" politikasını da eleştirdi. Juncker, AB'nin iklim değişikliği ve terörizm gibi küresel sorunlara çözüm bulması gerektiğini, Suriye sorununda da sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı.
55,317
# AB / Juncker: Büyük küresel bir aktör olmak zorundayız ## Özet İstanbul, 13 Eylül (DHA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, birliğin durumunu değerlendirdiği geleneksel yıllık konuşmasında, AB'yi küresel sorunlara karşı uyardı ## İçerik 13 Eylül 2018 11:02 . Avrupa'nın uluslararası alanda daha güçlü bir rol üstlenmesi gerektiğini belirten Juncker, "Büyük küresel bir aktör olmak zorundayız" dedi. Juncker Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, dolara karşı Euro Bölgesi'nin para birimi olan euronun güçlendirilmesini ve Avrupa'nın dış politikasıyla ilgili kararların çoğunluk ile alınması sağlanarak daha etkili olması gerektiğinin altını çizdi. "Artık Avrupa egemenliğinin zamanı geldi" diyen Juncker, "Bunu bizden isteyen dünya politikası" dedi. Avrupa'nın "ticaret ve kur savaşları sürdürenlerle" arasına çizgi çekmesi gerektiğini belirten Juncker, ABD Başkanı Trump'ın "Önce Amerika (America First)" politikasını da eleştirdi. Juncker, AB'nin iklim değişikliği ve terörizm gibi küresel sorunlara çözüm bulması gerektiğini, Suriye sorununda da sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı.
728937
haber
Adana'da dehşet; 3 çocuğunu öldürdükten sonra bileklerini kesti
OTOPSİ YAPILDI, CENAZELER DEFNEDİLECEK Adana'da, anneleri Selma Cice tarafından boğazları kesilerek, öldürülen Mehmet Emin (10), Semanur (8) ve Mahmut Cice'nin (4) cenazeleri, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonrası akrabalarınca alındı
Adana'da, anneleri Selma Cice tarafından boğazları kesilerek, öldürülen Mehmet Emin (10), Semanur (8) ve Mahmut Cice'nin (4) cenazeleri, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonrası akrabalarınca alındı 22 Ekim 2018 01:15 OTOPSİ YAPILDI, CENAZELER DEFNEDİLECEK Adana'da, anneleri Selma Cice tarafından boğazları kesilerek, öldürülen Mehmet Emin (10), Semanur (8) ve Mahmut Cice'nin (4) cenazeleri, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonrası akrabalarınca alındı. Kardeşlerin tabutları, aynı cenaze aracına konuldu. Mehmet Emin, Semanur ve Mahmut Cice kardeşlerin cenazeleri, toprağa verilmek üzere Yüreğir ilçesindeki Geçitli Mahallesi Mezarlığı'na götürüldü. Öte yandan çocuklarını öldürdükten sonra bileklerini keserek, intihar girişiminde bulunan Selma Cice'nin sağlık durumunun kritik olduğu öğrenildi.
193,740
# Adana'da dehşet; 3 çocuğunu öldürdükten sonra bileklerini kesti ## Özet OTOPSİ YAPILDI, CENAZELER DEFNEDİLECEK Adana'da, anneleri Selma Cice tarafından boğazları kesilerek, öldürülen Mehmet Emin (10), Semanur (8) ve Mahmut Cice'nin (4) cenazeleri, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonrası akrabalarınca alındı ## İçerik Adana'da, anneleri Selma Cice tarafından boğazları kesilerek, öldürülen Mehmet Emin (10), Semanur (8) ve Mahmut Cice'nin (4) cenazeleri, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonrası akrabalarınca alındı 22 Ekim 2018 01:15 OTOPSİ YAPILDI, CENAZELER DEFNEDİLECEK Adana'da, anneleri Selma Cice tarafından boğazları kesilerek, öldürülen Mehmet Emin (10), Semanur (8) ve Mahmut Cice'nin (4) cenazeleri, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonrası akrabalarınca alındı. Kardeşlerin tabutları, aynı cenaze aracına konuldu. Mehmet Emin, Semanur ve Mahmut Cice kardeşlerin cenazeleri, toprağa verilmek üzere Yüreğir ilçesindeki Geçitli Mahallesi Mezarlığı'na götürüldü. Öte yandan çocuklarını öldürdükten sonra bileklerini keserek, intihar girişiminde bulunan Selma Cice'nin sağlık durumunun kritik olduğu öğrenildi.
15788
yazarlar
Akıl salınmaları
Sevgi kendine doğru yürümeyi öğrenmektir; bir yere bağlanmak değil...
Hesiodos’a göre dünyanın yaratılış orijininde kaos var. Şu hırçın gerici sosyolojik şekillenmenin oyun bozuculuğunu yapmak kimsenin aklına gelmiyor mu? Türkiye’de empati ve apati arasında nasıl bir duygu ve akıl yarılması yaşanıldığını gösteren binlerce olay var
266,620
# Akıl salınmaları ## Özet Sevgi kendine doğru yürümeyi öğrenmektir; bir yere bağlanmak değil... ## İçerik Hesiodos’a göre dünyanın yaratılış orijininde kaos var. Şu hırçın gerici sosyolojik şekillenmenin oyun bozuculuğunu yapmak kimsenin aklına gelmiyor mu? Türkiye’de empati ve apati arasında nasıl bir duygu ve akıl yarılması yaşanıldığını gösteren binlerce olay var
330496
haber
Türkiye ve AB arasında pazarlıklar kızıştı
Zirve öncesi Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki pazarlıklar kızıştı. Özellikle Almanya'nın Türkiye'den Yunanistan'a geçen sığınmacı sayısını 1000'in altına düşürmesi için baskı yaptığı belirtiliyor.
AB Komisyonu'nun da Yunanistan'daki durumun daha da kötüleşmemesi için önerdiği rakamın 700 olduğu belirtiliyor. Şu anda Türkiye'den Yunanistan'a her gün geçen sığınmacı sayısının ise 2000 dolayında olduğu ifade ediliyor. İlk kez iade Komisyon, Türkiye'nin Avrupa'da iltica hakkı olmayan sığınmacıları ilk kez dün geri aldığını açıkladı. Brüksel'den yapılan açıklamada Tunus, Fas ve Cezayir vatandaşı 308 kişinin Türkiye'ye gönderildiği belirtildi. Avrupa'ya iltica hakkı olmayan kişilerin iadesi konusunda Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 2014 yılında anlaşmaya varılmıştı. 7 Mart'ta düzenlenecek AB - Türkiye Zirvesi'nde sığınmacı akınının durdurulması karşılığında Türkiye'ye aktarılacak yardımlar da görüşülecek. Türkiye, sığınmacı akınının durdurulması için Avrupa Birliği'nden 3 milyar euro mali yardım bekliyor. Ancak Ankara bu miktarın da yeterli olmadığı kanısında. "Türkiye'nin alternatifi yok" Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'i dünkü ziyaretinde konuşan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Türkiye ile işbirliğinin bir alternatifi olmadığını söyledi. Tusk, Yunanistan'ı ziyaretinin ardından Ankara'yıda ziyaret ederek zirve öncesi Türk yetkililerle temaslarda bulunacak. Tusk, Avrupa Birliği ülkelerinden de iltica hakkı olmayan kişileri sınırdışı etmesini ve Schengen kurullarını uygulamasını istedi. Tusk, Avrupa Birliği'nde serbest dolaşımı düzenleyen Schengen sisteminin yaşamasının kuralların uygulanmasına bağlı olduğunu ifade etti.
238,498
# Türkiye ve AB arasında pazarlıklar kızıştı ## Özet Zirve öncesi Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki pazarlıklar kızıştı. Özellikle Almanya'nın Türkiye'den Yunanistan'a geçen sığınmacı sayısını 1000'in altına düşürmesi için baskı yaptığı belirtiliyor. ## İçerik AB Komisyonu'nun da Yunanistan'daki durumun daha da kötüleşmemesi için önerdiği rakamın 700 olduğu belirtiliyor. Şu anda Türkiye'den Yunanistan'a her gün geçen sığınmacı sayısının ise 2000 dolayında olduğu ifade ediliyor. İlk kez iade Komisyon, Türkiye'nin Avrupa'da iltica hakkı olmayan sığınmacıları ilk kez dün geri aldığını açıkladı. Brüksel'den yapılan açıklamada Tunus, Fas ve Cezayir vatandaşı 308 kişinin Türkiye'ye gönderildiği belirtildi. Avrupa'ya iltica hakkı olmayan kişilerin iadesi konusunda Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 2014 yılında anlaşmaya varılmıştı. 7 Mart'ta düzenlenecek AB - Türkiye Zirvesi'nde sığınmacı akınının durdurulması karşılığında Türkiye'ye aktarılacak yardımlar da görüşülecek. Türkiye, sığınmacı akınının durdurulması için Avrupa Birliği'nden 3 milyar euro mali yardım bekliyor. Ancak Ankara bu miktarın da yeterli olmadığı kanısında. "Türkiye'nin alternatifi yok" Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'i dünkü ziyaretinde konuşan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Türkiye ile işbirliğinin bir alternatifi olmadığını söyledi. Tusk, Yunanistan'ı ziyaretinin ardından Ankara'yıda ziyaret ederek zirve öncesi Türk yetkililerle temaslarda bulunacak. Tusk, Avrupa Birliği ülkelerinden de iltica hakkı olmayan kişileri sınırdışı etmesini ve Schengen kurullarını uygulamasını istedi. Tusk, Avrupa Birliği'nde serbest dolaşımı düzenleyen Schengen sisteminin yaşamasının kuralların uygulanmasına bağlı olduğunu ifade etti.
363145
haber
'Yaklaşık 385 milyon çocuk sefalet içinde yaşıyor'
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yaklaşık beşte birinin sefalet içinde yaşadığını açıkladı. Bu durum yaklaşık 385 milyon çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimlerini zorlaştırıyor.
04 Ekim 2016 16:14 Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yüzde 20'sinin sefalet içinde yaşadığını açıkladı. UNICEF ve Dünya Bankası, 385 milyona yakın çocuğun günde yaklaşık 2 dolardan az parayla geçindiğini bildirdi. İki kurum da, Sahra Çölü'nün altındaki Afrika ülkelerinde yaşayan çocukların yarısının, Güney Asya'daki çocukların da yüzde 30'dan fazlasının sefalet içinde yaşadığına dikkat çekti. UNICEF ve Dünya Bankası, hükümetlere yoksul milyonlarca çocuğa yardım çabalarını arttırma çağrısında bulundu. UNICEF Başkanı Anthony Lake, "Yoksulluk çocukları daha çok etkiliyor, onların fiziksel ve zihinsel gelişimini engelliyor. Bu nedenle özellikle daha küçük yaştaki çocuklar, yoksulluktan en kötü etkilenen grup" dedi. Birleşmiş Milletler de 2030 yılına kadar sefaleti önlemeyi hedefliyor. Örgütün 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden bazıları şunlar:
238,949
# 'Yaklaşık 385 milyon çocuk sefalet içinde yaşıyor' ## Özet Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yaklaşık beşte birinin sefalet içinde yaşadığını açıkladı. Bu durum yaklaşık 385 milyon çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimlerini zorlaştırıyor. ## İçerik 04 Ekim 2016 16:14 Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yüzde 20'sinin sefalet içinde yaşadığını açıkladı. UNICEF ve Dünya Bankası, 385 milyona yakın çocuğun günde yaklaşık 2 dolardan az parayla geçindiğini bildirdi. İki kurum da, Sahra Çölü'nün altındaki Afrika ülkelerinde yaşayan çocukların yarısının, Güney Asya'daki çocukların da yüzde 30'dan fazlasının sefalet içinde yaşadığına dikkat çekti. UNICEF ve Dünya Bankası, hükümetlere yoksul milyonlarca çocuğa yardım çabalarını arttırma çağrısında bulundu. UNICEF Başkanı Anthony Lake, "Yoksulluk çocukları daha çok etkiliyor, onların fiziksel ve zihinsel gelişimini engelliyor. Bu nedenle özellikle daha küçük yaştaki çocuklar, yoksulluktan en kötü etkilenen grup" dedi. Birleşmiş Milletler de 2030 yılına kadar sefaleti önlemeyi hedefliyor. Örgütün 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden bazıları şunlar:
844424
haber
Ahmet Hakan: Gazeteci siyasetçi gibi, karar alıcı gibi, asker gibi, diplomat gibi, devlet yetkilisi gibi konuşmaz
Ahmet Hakan: Gazeteci siyasetçi gibi, karar alıcı gibi, asker gibi, diplomat gibi, devlet yetkilisi gibi konuşmaz
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, gazetecilerin söylemlerine yönelik uyarılarda bulundu. "Gazeteci sahada kazandık' demez, 'Türkiye sahada kazandı' der" ifadesini kullanan Hakan, "Gazeteci dediğin kişi siyasetçi gibi, karar alıcı gibi, asker gibi, diplomat gibi, devlet yetkilisi gibi konuşmaz" dedi.
121,703
# Ahmet Hakan: Gazeteci siyasetçi gibi, karar alıcı gibi, asker gibi, diplomat gibi, devlet yetkilisi gibi konuşmaz ## Özet Ahmet Hakan: Gazeteci siyasetçi gibi, karar alıcı gibi, asker gibi, diplomat gibi, devlet yetkilisi gibi konuşmaz ## İçerik Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, gazetecilerin söylemlerine yönelik uyarılarda bulundu. "Gazeteci sahada kazandık' demez, 'Türkiye sahada kazandı' der" ifadesini kullanan Hakan, "Gazeteci dediğin kişi siyasetçi gibi, karar alıcı gibi, asker gibi, diplomat gibi, devlet yetkilisi gibi konuşmaz" dedi.
964236
haber
Dolar, aylık yüzde 0.95'le haziranda en çok kazandıran yatırım aracı oldu
Dolar, aylık yüzde 0.95'le haziranda en çok kazandıran yatırım aracı oldu
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde haziranda en yüksek aylık reel getiri yüzde 0,95 ile dolarda gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin "finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını" açıkladı. Buna göre, haziranda en yüksek aylık reel getiri TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 0,95 ile dolarda gerçekleşti. Aynı dönemde Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde dolar yüzde 1,06 yatırımcısına kaybettirdi. Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, külçe altın yüzde 1,85, avro yüzde 1,86, mevduat faizi (brüt) yüzde 2,61, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 2,68 ve BIST 100 endeksi yüzde 4,86 ile kaybettiren yatırım araçları olarak kayıtlara geçti. TÜFE ile indirgendiğinde ise külçe altın yüzde 0,15 ve avro yüzde 0,14 oranlarında yatırımcısına kazandırırken, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,63, DİBS yüzde 0,71 ve BIST 100 endeksi yüzde 2,93 kaybettirdi. Üç aylık değerlendirmelerde de külçe altın Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6,11, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 14,44 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı oldu. Söz konusu dönemde BIST 100 endeksi Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15,64, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 9,02 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak kayıtlara geçti. Altı aylık değerlendirmeye göre, dolar TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2,98 ile yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlarken, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yatırımcısına yüzde 8,49 oranında kaybettirdi. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 19,15, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 9,02 ile yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu. Yıllık en çok kazandıran yatırım aracı euro Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde avro TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15,08 ile yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlarken, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 5,35 oranında kaybettirdi. Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından külçe altında yüzde 6,52, BIST 100 endeksinde yüzde 10,98, dolarda yüzde 11,58, mevduat faizinde (brüt) yüzde 24,24 ve DİBS'de yüzde 30,74 oranlarında kayıp gerçekleşti. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 13,66, BIST 100 endeksi yüzde 8,23 ve dolar yüzde 7,50 oranlarında yatırımcısına kazandırırken, mevduat faizi (brüt) yüzde 7,89 ve DİBS yüzde 15,79 kaybettirdi.
102,485
# Dolar, aylık yüzde 0.95'le haziranda en çok kazandıran yatırım aracı oldu ## Özet Dolar, aylık yüzde 0.95'le haziranda en çok kazandıran yatırım aracı oldu ## İçerik Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde haziranda en yüksek aylık reel getiri yüzde 0,95 ile dolarda gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayına ilişkin "finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını" açıkladı. Buna göre, haziranda en yüksek aylık reel getiri TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 0,95 ile dolarda gerçekleşti. Aynı dönemde Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde dolar yüzde 1,06 yatırımcısına kaybettirdi. Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, külçe altın yüzde 1,85, avro yüzde 1,86, mevduat faizi (brüt) yüzde 2,61, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 2,68 ve BIST 100 endeksi yüzde 4,86 ile kaybettiren yatırım araçları olarak kayıtlara geçti. TÜFE ile indirgendiğinde ise külçe altın yüzde 0,15 ve avro yüzde 0,14 oranlarında yatırımcısına kazandırırken, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,63, DİBS yüzde 0,71 ve BIST 100 endeksi yüzde 2,93 kaybettirdi. Üç aylık değerlendirmelerde de külçe altın Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6,11, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 14,44 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı oldu. Söz konusu dönemde BIST 100 endeksi Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15,64, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 9,02 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak kayıtlara geçti. Altı aylık değerlendirmeye göre, dolar TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2,98 ile yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlarken, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yatırımcısına yüzde 8,49 oranında kaybettirdi. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 19,15, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 9,02 ile yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu. Yıllık en çok kazandıran yatırım aracı euro Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde avro TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15,08 ile yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlarken, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 5,35 oranında kaybettirdi. Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından külçe altında yüzde 6,52, BIST 100 endeksinde yüzde 10,98, dolarda yüzde 11,58, mevduat faizinde (brüt) yüzde 24,24 ve DİBS'de yüzde 30,74 oranlarında kayıp gerçekleşti. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 13,66, BIST 100 endeksi yüzde 8,23 ve dolar yüzde 7,50 oranlarında yatırımcısına kazandırırken, mevduat faizi (brüt) yüzde 7,89 ve DİBS yüzde 15,79 kaybettirdi.
957285
haber
"Yeni demir perde": "Sürgündeki" Belaruslular sınırın Polonya tarafında protesto düzenledi
"Yeni demir perde": "Sürgündeki" Belaruslular sınırın Polonya tarafında protesto düzenledi
Siyasi suçlarla yargılanmamak için ülkelerinden ayrılan Belaruslular cumartesi günü Belarus-Polonya sınırının Polonya tarafında bir protesto düzenledi. Protestocular, Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'dan sınırları açmasını talep ettiler. Sınırda toplanan protestocular, "Avrupa, harekete geçme zamanı geldi" ve "Lütfen yaptırım uygulayın" yazılı pankartlar açtı. Aktivistlik yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve ardından Polonya'ya taşınan Lyuboc Kovalçuk, "Yeni bir demir perdenin oluşmaya başladığını hissediyorum, bu korkutucu" dedi. AFP'ye konuşan Kovalçuk, sınırların kapanması nedeniyle insanların aileleriyle ayrı kaldığını ifade etti. 22 Aralık'ta ülke genelinde meydana gelen protestolar sırasında Lukaşenko ülkenin kara sınırlarını "pandemiyi gerekçe gösterek" geçişlere özel durumlar dışında kapatmıştı.
120,324
# "Yeni demir perde": "Sürgündeki" Belaruslular sınırın Polonya tarafında protesto düzenledi ## Özet "Yeni demir perde": "Sürgündeki" Belaruslular sınırın Polonya tarafında protesto düzenledi ## İçerik Siyasi suçlarla yargılanmamak için ülkelerinden ayrılan Belaruslular cumartesi günü Belarus-Polonya sınırının Polonya tarafında bir protesto düzenledi. Protestocular, Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'dan sınırları açmasını talep ettiler. Sınırda toplanan protestocular, "Avrupa, harekete geçme zamanı geldi" ve "Lütfen yaptırım uygulayın" yazılı pankartlar açtı. Aktivistlik yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve ardından Polonya'ya taşınan Lyuboc Kovalçuk, "Yeni bir demir perdenin oluşmaya başladığını hissediyorum, bu korkutucu" dedi. AFP'ye konuşan Kovalçuk, sınırların kapanması nedeniyle insanların aileleriyle ayrı kaldığını ifade etti. 22 Aralık'ta ülke genelinde meydana gelen protestolar sırasında Lukaşenko ülkenin kara sınırlarını "pandemiyi gerekçe gösterek" geçişlere özel durumlar dışında kapatmıştı.
18565
haber
Sigarayı bıraktıran ilaçlar da tehlikeli
Sigarayı bırakmak isterken canınızdan olmayın. BBC'de yer alan habere göre, İngilitere'de 2 yıl önce piyasaya çıkan Champix isimli ilaç bugüne kadar yaklaşık 400 ki#
Klinik deneylerde, Champix'in sigarayı bıraktıran diğer alternatif ilaçlardan daha etkili olduğu kanıtlandı. İlacı üreten Pfizer firması, Champix'in büyük bir başarı olduğunu söylüyordu. Piyasadaki ilk yılında, ilaç firma için 883 milyon dolar gibi şaşırtıcı bir gelir getirdi. Fakat yaklaşık bir yıl önce, basında Champix kullanan insanların şiddetli depresyon geçirdiği haberleri yer aldı. Greenock'tan Karen McGhee adlı bir kadının Champix içtikten sadece birkaç gün sonra kendisini öldürmeye çalıştığı, İngiliz editör Omer Jama'nın ekim ayında intihar etmesi ve bunun gibi benzer haberler yayınlandı. Britanya çevresinde, 3 binden fazla insanın Champix'in olumsuz etkilerinden şikayet ettiği görülürken, ilacın reaksiyonlarıyla ilgili yaklaşık 260 intihar vakası rapor edildi. Bunlardan 16'sı intihara teşebbüs iken 10 tanesi de intihar ile sonuçlandı. İntihar eğilimine örnek olaylar: BBC'nin İskoçya araştırmacısı Samantha Poling, birebir konuştuğu intihar vakalarının yakınlarıyla diyaloglarını şöyle anlatıyor: "Robert McGhee eşini koridor merdivenlerinden aşağıya sarkarken buldu. Kızının kendisini uyandırdığını ve bunu nasıl yaptığını kavrayamadığını, rüya gördüğünü zannettiğini söyledi. Karen McGhee, Champix'in intihar girişimine neden olduğu konusunda ikna oldu. Bir daha kendini ve ailesini böyle bir durumda bırakmayacağını, ya sigara içmeye devam edeceğini; eğer bırakırsa da bunu doğal yollardan deneyeceğini söyledi." Poling, karşılaştığı diğer bir vaka ise şöyle açıklıyor: "Manchester'dan editör Omer Jama, Champix ilacını kullanırken kendini öldürdü. Kardeşi Ali, "Bileklerini kestiği bıçağı karnına saplamıştı. Onu yerde yatarken buldular, şok edici bir sahneydi. İntihar notu yoktu. Sadece rastgele bir iş olabilir, ama bu onun karakterine uyan bir şey değildi" dedi. Omer kendi hayatını kendi almıştı. Fakat şaşırtıcıdır ki soruşturmada adli tıp onun ölümünü intihar olarak kaydetmedi. Ali, 'Adli tıp, zehir bilim uzmanının kanıtına dayanarak intihar hükmü değil açık hüküm verdi. Zehir uzmanı, Omer'in kan dolaşımında Champix bulmuşlardı ve intihar eğilimleriyle ilgisi olabileceği konusunda araştırma yaptı. Bu yüzden onun intiharında ilacın rol oynamadığını inkâr edemedi' diye konuştu." Psikiyatrik problemler Büyük bir ticari faaliyet olan Champix, aynı zamanda dünyadaki ve özellikle İskoçya'da en ciddi sağlık konularından birinin cevabı olmak için tasarlandı. Her yıl 13 bin kişi sigaraya bağlı hastalıklardan ölüyor. Pfizer açıklama yapmayı reddetti, fakat şirketten yayınlanan bir bildiride, ilaç kutularında rapor edilen yan etkileri hakkında uyarılar bulunduğunu, intihar davranışıyla ilgili hiçbir kanıt olmadığını işaret etti. Bildiride ayrıca, firmanın, ilacı uzun yıllar boyunca binlerce kişi üzerinde kapsamlı klinik deney programında test ettiğini belirtiliyor. Bu klinik testlerin sonuçlarına göre, Avrupa, Amerika ve herhangi bir yerdeki denetim organının ilacın güvenirliliğini ve yararlılığını tanıdığı ve yetişkinlerde sigarayı bırakmak için kullanılabilecek bir ilaç olduğunu onaylandığı açıklanıyor. Depresif ruh halinin nikotini kestikten sonra kişide meydana gelebilecek bir belirti olduğu kaydediliyor. Nadiren intihar düşüncesi ve girişimini içeren depresyonun, ilacı kullananlar da dâhil olmak üzere sigarayı bırakan tüm hastalarda görülebildiği açıklanıyor. Bu belirtilerin görüldüğü hastalarda tedavinin derhal durdurulması gerektiği söyleniyor.
82,829
# Sigarayı bıraktıran ilaçlar da tehlikeli ## Özet Sigarayı bırakmak isterken canınızdan olmayın. BBC'de yer alan habere göre, İngilitere'de 2 yıl önce piyasaya çıkan Champix isimli ilaç bugüne kadar yaklaşık 400 ki# ## İçerik Klinik deneylerde, Champix'in sigarayı bıraktıran diğer alternatif ilaçlardan daha etkili olduğu kanıtlandı. İlacı üreten Pfizer firması, Champix'in büyük bir başarı olduğunu söylüyordu. Piyasadaki ilk yılında, ilaç firma için 883 milyon dolar gibi şaşırtıcı bir gelir getirdi. Fakat yaklaşık bir yıl önce, basında Champix kullanan insanların şiddetli depresyon geçirdiği haberleri yer aldı. Greenock'tan Karen McGhee adlı bir kadının Champix içtikten sadece birkaç gün sonra kendisini öldürmeye çalıştığı, İngiliz editör Omer Jama'nın ekim ayında intihar etmesi ve bunun gibi benzer haberler yayınlandı. Britanya çevresinde, 3 binden fazla insanın Champix'in olumsuz etkilerinden şikayet ettiği görülürken, ilacın reaksiyonlarıyla ilgili yaklaşık 260 intihar vakası rapor edildi. Bunlardan 16'sı intihara teşebbüs iken 10 tanesi de intihar ile sonuçlandı. İntihar eğilimine örnek olaylar: BBC'nin İskoçya araştırmacısı Samantha Poling, birebir konuştuğu intihar vakalarının yakınlarıyla diyaloglarını şöyle anlatıyor: "Robert McGhee eşini koridor merdivenlerinden aşağıya sarkarken buldu. Kızının kendisini uyandırdığını ve bunu nasıl yaptığını kavrayamadığını, rüya gördüğünü zannettiğini söyledi. Karen McGhee, Champix'in intihar girişimine neden olduğu konusunda ikna oldu. Bir daha kendini ve ailesini böyle bir durumda bırakmayacağını, ya sigara içmeye devam edeceğini; eğer bırakırsa da bunu doğal yollardan deneyeceğini söyledi." Poling, karşılaştığı diğer bir vaka ise şöyle açıklıyor: "Manchester'dan editör Omer Jama, Champix ilacını kullanırken kendini öldürdü. Kardeşi Ali, "Bileklerini kestiği bıçağı karnına saplamıştı. Onu yerde yatarken buldular, şok edici bir sahneydi. İntihar notu yoktu. Sadece rastgele bir iş olabilir, ama bu onun karakterine uyan bir şey değildi" dedi. Omer kendi hayatını kendi almıştı. Fakat şaşırtıcıdır ki soruşturmada adli tıp onun ölümünü intihar olarak kaydetmedi. Ali, 'Adli tıp, zehir bilim uzmanının kanıtına dayanarak intihar hükmü değil açık hüküm verdi. Zehir uzmanı, Omer'in kan dolaşımında Champix bulmuşlardı ve intihar eğilimleriyle ilgisi olabileceği konusunda araştırma yaptı. Bu yüzden onun intiharında ilacın rol oynamadığını inkâr edemedi' diye konuştu." Psikiyatrik problemler Büyük bir ticari faaliyet olan Champix, aynı zamanda dünyadaki ve özellikle İskoçya'da en ciddi sağlık konularından birinin cevabı olmak için tasarlandı. Her yıl 13 bin kişi sigaraya bağlı hastalıklardan ölüyor. Pfizer açıklama yapmayı reddetti, fakat şirketten yayınlanan bir bildiride, ilaç kutularında rapor edilen yan etkileri hakkında uyarılar bulunduğunu, intihar davranışıyla ilgili hiçbir kanıt olmadığını işaret etti. Bildiride ayrıca, firmanın, ilacı uzun yıllar boyunca binlerce kişi üzerinde kapsamlı klinik deney programında test ettiğini belirtiliyor. Bu klinik testlerin sonuçlarına göre, Avrupa, Amerika ve herhangi bir yerdeki denetim organının ilacın güvenirliliğini ve yararlılığını tanıdığı ve yetişkinlerde sigarayı bırakmak için kullanılabilecek bir ilaç olduğunu onaylandığı açıklanıyor. Depresif ruh halinin nikotini kestikten sonra kişide meydana gelebilecek bir belirti olduğu kaydediliyor. Nadiren intihar düşüncesi ve girişimini içeren depresyonun, ilacı kullananlar da dâhil olmak üzere sigarayı bırakan tüm hastalarda görülebildiği açıklanıyor. Bu belirtilerin görüldüğü hastalarda tedavinin derhal durdurulması gerektiği söyleniyor.
439698
haber
Zonguldak Valisi Çınar: Fanteziler için köpekleri alıp mağdur etmesinler
Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK ,(DHA)- ZONGULDAK Valisi Ahmet Çınar, birçok insanın sevmek ve beslemek için aldıkları köpekleri bir süre sonra sokağa bıraktığını söyledi
13 Eylül 2017 17:47 . Vali Çınar, "Eğer köpeklere bakabileceklerse, bu köpek hayatının sonuna kadar misafirleri olabilecekse alsınlar. Yoksa geçici heves, fanteziler için köpekleri alıp onları mağdur etmesinler" dedi. Vali Çınar, İl Özel İdaresi Sokak Hayvanları Geçici Rehabilitasyon Merkezini ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Merkez çalışanlarından bilgi alan Vali Çınar, hayvan barınağının daha geniş bir yerde, daha gelişmiş tekniğe uygun yeniden yapımını sağlamak için çalışma başlattıklarını söyledi. Merkezdeki sıkıntıların çözümü için çalıştıklarını ifade eden Vali Çınar, 200 köpek kapasiteli barınakta 300 köpeğin bulunduğunu belirtti. Birçok insanın sevmek ve beslemek adına aldıkları köpekleri bir süre sonra sokağa bıraktığını ifade eden Vali Çınar, şöyle dedi: "İnsanlar köpek sevmek ve beslemek adına evlerine köpek alıyorlar. Bir müddet sonra ona bakmak eziyet haline geliyor ve sokağa salıveriyorlar. Bu, çok yaygın bir davranış halline gelmiş durumda. Bu son derece bencilce, hayvan sevgisi olmayan, hayata sevgisi de olmayan bir davranış şekli. Bu konuda herkesin duyarlı olması lazım. Eğer köpeklere bakabileceklerse bu köpek hayatının sonuna kadar misafirleri olabilecekse alsınlar. Yoksa geçici hevesler, fanteziler için köpekleri alıp onları mağdur etmesinler. Bu çağrıyı buradan yapıyorum. Her türlü hayvanın insanlar gibi hayatları kıymetlidir. Hayvan sevgisi hepimize yaratılıştan kodlanan bir durumdur. Çocuklarımıza bu sevgiyi aşılamamız lazım." FOTOĞRAFLI
190,510
# Zonguldak Valisi Çınar: Fanteziler için köpekleri alıp mağdur etmesinler ## Özet Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK ,(DHA)- ZONGULDAK Valisi Ahmet Çınar, birçok insanın sevmek ve beslemek için aldıkları köpekleri bir süre sonra sokağa bıraktığını söyledi ## İçerik 13 Eylül 2017 17:47 . Vali Çınar, "Eğer köpeklere bakabileceklerse, bu köpek hayatının sonuna kadar misafirleri olabilecekse alsınlar. Yoksa geçici heves, fanteziler için köpekleri alıp onları mağdur etmesinler" dedi. Vali Çınar, İl Özel İdaresi Sokak Hayvanları Geçici Rehabilitasyon Merkezini ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Merkez çalışanlarından bilgi alan Vali Çınar, hayvan barınağının daha geniş bir yerde, daha gelişmiş tekniğe uygun yeniden yapımını sağlamak için çalışma başlattıklarını söyledi. Merkezdeki sıkıntıların çözümü için çalıştıklarını ifade eden Vali Çınar, 200 köpek kapasiteli barınakta 300 köpeğin bulunduğunu belirtti. Birçok insanın sevmek ve beslemek adına aldıkları köpekleri bir süre sonra sokağa bıraktığını ifade eden Vali Çınar, şöyle dedi: "İnsanlar köpek sevmek ve beslemek adına evlerine köpek alıyorlar. Bir müddet sonra ona bakmak eziyet haline geliyor ve sokağa salıveriyorlar. Bu, çok yaygın bir davranış halline gelmiş durumda. Bu son derece bencilce, hayvan sevgisi olmayan, hayata sevgisi de olmayan bir davranış şekli. Bu konuda herkesin duyarlı olması lazım. Eğer köpeklere bakabileceklerse bu köpek hayatının sonuna kadar misafirleri olabilecekse alsınlar. Yoksa geçici hevesler, fanteziler için köpekleri alıp onları mağdur etmesinler. Bu çağrıyı buradan yapıyorum. Her türlü hayvanın insanlar gibi hayatları kıymetlidir. Hayvan sevgisi hepimize yaratılıştan kodlanan bir durumdur. Çocuklarımıza bu sevgiyi aşılamamız lazım." FOTOĞRAFLI
460526
haber
Pakistanlı gencin katili kuzeni çıktı
Selda Hatun TAN/GEBZE (Kocaeli), (DHA) - KOCAELİ'nin Gebze İlçesi'nde, 19 Eylül'de cesedi bulunan Pakistan uyruklu 18 yaşındaki Abdurrahman Rahman'ın katili dayısının oğlu çıktı
Gebze Pelitli Mahallesi'ndeki ormanlık alanda, 19 Eylül günü ceset görenler jandarmaya haber verdi. Jandarma, olay yerinde yaptığı incelemede tanınmayacak halde olan kişinin kimliğini tespit etmek için çalışma başlattı. Jandarma, öldürülen kişinin Abdurrahman Rahman olduğunu belirledi. Kocaeli İl Jandarma ekipleri olayla ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında Rahman'ın dayısının oğlu Zeeshan Tarıq tarafından öldürüldüğünü tespit etti. Jandarmanın, İstanbul'da düzenlediği operasyonla Zeeshan Tarıq yakalanarak gözaltına alındı. Zeeshan Tarıq ifadesinde, daha önce kuzeninin cep telefonunu ve parasını çaldığını, bu nedenle kendisiyle tartışan kuzenini bıçaklayarak öldürdüğünü itiraf etti. Jandarmadaki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen Zeeshan Tarıq tutuklanarak cezaevine gönderildi. FOTOĞRAFLI
165,492
# Pakistanlı gencin katili kuzeni çıktı ## Özet Selda Hatun TAN/GEBZE (Kocaeli), (DHA) - KOCAELİ'nin Gebze İlçesi'nde, 19 Eylül'de cesedi bulunan Pakistan uyruklu 18 yaşındaki Abdurrahman Rahman'ın katili dayısının oğlu çıktı ## İçerik Gebze Pelitli Mahallesi'ndeki ormanlık alanda, 19 Eylül günü ceset görenler jandarmaya haber verdi. Jandarma, olay yerinde yaptığı incelemede tanınmayacak halde olan kişinin kimliğini tespit etmek için çalışma başlattı. Jandarma, öldürülen kişinin Abdurrahman Rahman olduğunu belirledi. Kocaeli İl Jandarma ekipleri olayla ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında Rahman'ın dayısının oğlu Zeeshan Tarıq tarafından öldürüldüğünü tespit etti. Jandarmanın, İstanbul'da düzenlediği operasyonla Zeeshan Tarıq yakalanarak gözaltına alındı. Zeeshan Tarıq ifadesinde, daha önce kuzeninin cep telefonunu ve parasını çaldığını, bu nedenle kendisiyle tartışan kuzenini bıçaklayarak öldürdüğünü itiraf etti. Jandarmadaki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen Zeeshan Tarıq tutuklanarak cezaevine gönderildi. FOTOĞRAFLI
868435
haber
Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan uzaktan eğitim yayınında idam görüntüleri izletilmesine ilişkin açıklama: 'Vay hata yaptınız' biçiminde ele almak insaflıca değil
Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan uzaktan eğitim yayınında idam görüntüleri izletilmesine ilişkin açıklama: 'Vay hata yaptınız' biçiminde ele almak insaflıca değil
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, uzaktan eğitimin ilk gününde eski Başbakan Adnan Menderes'in idamını konu alan animasyonun ortaokul öğrencilerine izletilmesi ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Selçuk, "Bu ekip öylesine bir çalışma içinde ki binlerce videoyu incelemem mümkün değil" dedi. Selçuk, aynı zamanda "Vay hata yaptınız biçiminde ele almak insaflıca değil." dedi. Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Haber Global'de Tuba Atav'ın sorularını yanıtladı. Selçuk, bazı velilerin EBA'ya girmekte zorlandığı iddiasıyla ilgili olarak "Uzaktan eğitimle kaydettiğimiz içerik TV yayını. Bunu tekrar tekrar söylüyoruz. Saatleri sınıflara göre ayırdık. Bir öğrenci 2 saat kalıp videolar izleyebilir. Binlerce deney var. EBA bir sosyal medya platformu" dedi. "Elbette bazı hatalar olacak" Selçuk devamında bakanlığa yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi. "Bir haftada 3 kanal kurup, içeriklerini oluşturmak bizim için büyük bir proje" diyen Selçuk, şöyle devam etti: "Bu süreçte elbette bazı hatalar olacak. Bir işte hata olunca 'vay nasıl hata yaparsınız?' MEB'in bu projede çalışan ekibine teşekkür etmek istiyorum. Vay hata yaptınız biçiminde ele almak insaflıca değil." Selçuk, "Adnan Menderes'in idamı gösterildi. Ziya öğretmen ne düşünüyor?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi: "Bu ders aralarındaki bir etkinlik kuşağı ile ilgili. Etkinlik aralarına belgeseller konuluyor. Gece yarılarına kadar çalışıyoruz. İsimlendirmede hata olmuş. Dünya çapında bir proje yapıyor bakanlık. Gözden kaçan bir hata. İnceleme başlattık. Bu ekip öylesine bir çalışma içinde ki binlerce videoyu incelemem mümkün değil. Prensip olarak içerikle ilgili arkadaşlarımızın yüzlercesi bu konuya eğiliyor. Gece yarılarına kadar uzayan bir çalışma sırasında bir içerik yerine başka bir içerik konuyor yanlışlıkla. Bu kontroller sırasında bir hata olmuş. Hukuksal bir konu. Süreci beklememiz lazım. Eğitimciler olarak bu meseleye eğitsel olarak bakarız. Hukuksal incelemeye bakalım konuşuruz."
222,612
# Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan uzaktan eğitim yayınında idam görüntüleri izletilmesine ilişkin açıklama: 'Vay hata yaptınız' biçiminde ele almak insaflıca değil ## Özet Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan uzaktan eğitim yayınında idam görüntüleri izletilmesine ilişkin açıklama: 'Vay hata yaptınız' biçiminde ele almak insaflıca değil ## İçerik Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, uzaktan eğitimin ilk gününde eski Başbakan Adnan Menderes'in idamını konu alan animasyonun ortaokul öğrencilerine izletilmesi ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Selçuk, "Bu ekip öylesine bir çalışma içinde ki binlerce videoyu incelemem mümkün değil" dedi. Selçuk, aynı zamanda "Vay hata yaptınız biçiminde ele almak insaflıca değil." dedi. Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Haber Global'de Tuba Atav'ın sorularını yanıtladı. Selçuk, bazı velilerin EBA'ya girmekte zorlandığı iddiasıyla ilgili olarak "Uzaktan eğitimle kaydettiğimiz içerik TV yayını. Bunu tekrar tekrar söylüyoruz. Saatleri sınıflara göre ayırdık. Bir öğrenci 2 saat kalıp videolar izleyebilir. Binlerce deney var. EBA bir sosyal medya platformu" dedi. "Elbette bazı hatalar olacak" Selçuk devamında bakanlığa yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi. "Bir haftada 3 kanal kurup, içeriklerini oluşturmak bizim için büyük bir proje" diyen Selçuk, şöyle devam etti: "Bu süreçte elbette bazı hatalar olacak. Bir işte hata olunca 'vay nasıl hata yaparsınız?' MEB'in bu projede çalışan ekibine teşekkür etmek istiyorum. Vay hata yaptınız biçiminde ele almak insaflıca değil." Selçuk, "Adnan Menderes'in idamı gösterildi. Ziya öğretmen ne düşünüyor?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi: "Bu ders aralarındaki bir etkinlik kuşağı ile ilgili. Etkinlik aralarına belgeseller konuluyor. Gece yarılarına kadar çalışıyoruz. İsimlendirmede hata olmuş. Dünya çapında bir proje yapıyor bakanlık. Gözden kaçan bir hata. İnceleme başlattık. Bu ekip öylesine bir çalışma içinde ki binlerce videoyu incelemem mümkün değil. Prensip olarak içerikle ilgili arkadaşlarımızın yüzlercesi bu konuya eğiliyor. Gece yarılarına kadar uzayan bir çalışma sırasında bir içerik yerine başka bir içerik konuyor yanlışlıkla. Bu kontroller sırasında bir hata olmuş. Hukuksal bir konu. Süreci beklememiz lazım. Eğitimciler olarak bu meseleye eğitsel olarak bakarız. Hukuksal incelemeye bakalım konuşuruz."
190085
haber
Mübarek ve oğullarının yargılanmasına devam edildi KAHİRE
Mübarek ve oğullarının yargılanmasına devam edildi KAHİRE (A.A)
- - 04.01.2012 - Mısır'ın halk ayaklanması sonucunda istifa etmek zorunda kalan eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, oğulları Cemal ve Ala ile eski İçişleri Bakanı Habib El Adli'nin, halk ayaklanması sırasında güvenlik kuvvetlerine göstericilere ateş açılması talimatı verdikleri iddiası ile yargılanmalarına devam edildi. Mahkemeye, Mübarek önceki duruşmalarda da olduğu gibi tedavi gördüğü Uluslararası Tıp Merkezi'nden helikopter ile oğulları Cemal ve Ala ile eski İçişleri Bakanı Habib El Adli ise tutuklu bulundukları Tora Cezaevi'nden tutuklu aracı ile getirildi. Duruşmada Mısır Başsavcılığı'nın Mübarek, oğulları ve Adli hakkında hazırladığı iddianamenin okunmasına devam edildi. İddianameyi başsavcılık adına okuyan Hakim Mustafa Süleyman, göstericilerin öldürülmesiyle ilgili ellerinde doğrudan delil bulunmadığını açıklayarak, ''Olaylar sırasında göstericileri öldürenler polis memurları. Sivilleri öldüren polislere ulaşmak imkansız. Bu davada tutuklanan kimseler öldürme talimatı vermek ve yardımcı olmak suçlaması ile yargılanıyorlar. Mübarek ve Adli'nin bilgisi olmadan göstericilerin öldürülmesi imkansız'' dedi. İçişleri bakanlığının delillerin toplanması konusunda Mısır Başsavcılığı'na yardımcı olmadığını ileri süren Süleyman, bakanlığın savcılar tarafından yapılan delil toplama talebini kabul etmediğini iddia etti. Sanıklar aleyhinde minimum delil ile yetinmek zorunda kaldıklarını dile getiren Süleyman, halk ayaklanması sırasında çekilen ve çeşitli medya kuruluşlarından derlenen görüntüleri, mahkeme heyetine izlettirdi ve olayın delilleri olarak sundu.
263,382
# Mübarek ve oğullarının yargılanmasına devam edildi KAHİRE ## Özet Mübarek ve oğullarının yargılanmasına devam edildi KAHİRE (A.A) ## İçerik - - 04.01.2012 - Mısır'ın halk ayaklanması sonucunda istifa etmek zorunda kalan eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, oğulları Cemal ve Ala ile eski İçişleri Bakanı Habib El Adli'nin, halk ayaklanması sırasında güvenlik kuvvetlerine göstericilere ateş açılması talimatı verdikleri iddiası ile yargılanmalarına devam edildi. Mahkemeye, Mübarek önceki duruşmalarda da olduğu gibi tedavi gördüğü Uluslararası Tıp Merkezi'nden helikopter ile oğulları Cemal ve Ala ile eski İçişleri Bakanı Habib El Adli ise tutuklu bulundukları Tora Cezaevi'nden tutuklu aracı ile getirildi. Duruşmada Mısır Başsavcılığı'nın Mübarek, oğulları ve Adli hakkında hazırladığı iddianamenin okunmasına devam edildi. İddianameyi başsavcılık adına okuyan Hakim Mustafa Süleyman, göstericilerin öldürülmesiyle ilgili ellerinde doğrudan delil bulunmadığını açıklayarak, ''Olaylar sırasında göstericileri öldürenler polis memurları. Sivilleri öldüren polislere ulaşmak imkansız. Bu davada tutuklanan kimseler öldürme talimatı vermek ve yardımcı olmak suçlaması ile yargılanıyorlar. Mübarek ve Adli'nin bilgisi olmadan göstericilerin öldürülmesi imkansız'' dedi. İçişleri bakanlığının delillerin toplanması konusunda Mısır Başsavcılığı'na yardımcı olmadığını ileri süren Süleyman, bakanlığın savcılar tarafından yapılan delil toplama talebini kabul etmediğini iddia etti. Sanıklar aleyhinde minimum delil ile yetinmek zorunda kaldıklarını dile getiren Süleyman, halk ayaklanması sırasında çekilen ve çeşitli medya kuruluşlarından derlenen görüntüleri, mahkeme heyetine izlettirdi ve olayın delilleri olarak sundu.
650430
haber
Kılıçdaroğlu Kartal'da konuştu
İdris TİFTİKCİ/İSTANBUL, (DHA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret üzerinden asla vergi almayacağız
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Kartal Belediyesi Yaşlı Bakım ve Huzurevi'nin açılışını yaptı. Törende konuşan Kılıçdaroğlu, "hak, hukuk, adalet" sloganlarının atılması üzerine "Hakkı, hukuku, adaleti sağlamak için yapacağınız ilk iş 24 Haziran'da eksiksiz hiçbir gerekçe üretmeden sandığa gitmektir. İkincisi cumhurbaşkanlığı seçiminde birleşik oy pusulasının en başında yer alan sayın Muharrem İnce'ye evet damgasını vurmaktır. Üçüncüsü Millet ittifakı içinde yer alan CHP'ye evet demektir. Göreceksiniz inşallah milletin kararıyla bu söylediklerim gerçekleşir. Öyle 16 yılda 20 yılda değil. 5 yılda Türkiye bölgesinin yıldızı olur. Herkes huzur içinde yaşar. Yeni bir Türkiye'yi demokratik bir Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Bu bizim ahdimizdir" diye konuştu. 24 Haziran seçimlerine değinen Kılıçdaroğlu, "Belediye başkanımızı dinledim. Şunu söyledim belediye başkanlarıma; İki şeye dikkat edeceksiniz. Bir seçildiğiniz andan itibaren bütün belde hakkını kucaklayacaksınız. Ayrımcılık yapmayacaksınız. Herkese eşit hizmet edeceksiniz. Bu anlayışı sadece belediye başkanlarına yapmıyoruz. Sayın İnce ne dedi? 'Ben 81 milyonun cumhurbaşkanı olacağım'. Yakasına Türk bayrağı rozeti takıldı. Bizim halka bakışımız, görev anlayışımız diğerleriyle bağdaşmaz. Onlar köşeyi dönmek için uğraşırlar. Biz vatandaşın sorunu çözmek için uğraşırız. Onlar kavgadan yana biz barıştan, sevgiden, hoşgörüden yanayız. Onlarla aramızda dağlar kadar fark var. Yine söylediğim harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Vergiyi alıyorsunuz yatırım mı yapacaksınız. Şu binayı şu kadara yaptım. Sayın başkanımız da söyledi. 'Bu binayı 44 milyona mal ettik' diye. Bu sorumluluk gerektirir. Zaman zaman CHP'ye haksız eleştiriler yapılıyor. 'Yola köprüye karşı' diye. Hiç karşı değiliz. Ama bir şey öğrenmek istiyoruz arkadaş; sen bu yolu kaça yaptın. Bu köprüyü kaça yaptın. Kendi cebinden yaptıysan vallahi bu soruyu sormayacağım ama vatandaşın vergisiyle yaptıysan bu soruyu sormak benim namus borcumdur" dedi. "UFKU DOLDU" "Seçime gidiyoruz Erdoğan hiç ekonomiden söz etmiyor niye?ö diye soran Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle söz etmiyor. Bizim hayatımızın bir parçası. Sen nasıl bir Türkiye vadediyorsun, çık anlat. Anlatamıyor, beceremiyor. Ufku doldu. Millet bahçeleri ve kıraathane diyor. Ne diyeceksiniz. Kıraathane yapacakmış. İşsizler var. Sonunda plağı değiştirdi tepki alınca. Efendim kütüphane yapacağız. Kütüphane ayrı kıraathane ayrı. Sen bu farkı bilmiyorsan açarsın sözlüğe bakarsın. Ama bilgi birikimi yoksa kabahat bende değil. Bunu da ifade edeyim. Biz sosyal devleti yeniden inşa edeceğiz. Bu uygulamalardan biri de bu. Günü gelir yaşlanırız en yakınlarımızı kaybederiz. Ve sosyal devlet o zaman size el uzatır. Yaşıtlarınızla beraber huzur içinde yaşayabileceğiniz mekanlar açar. Yeni bir dostluk köprüsü kurarsınız. Ve hayata yeniden başlarsınız. Ama onlar bu sosyal devleti unutturdular. Bizim belediyelerimiz yapıyor. Her mahalleye mutlaka kreş açın diye. Dolayısıyla sosyal yaşamını unsuru olarak anne güven içinde çocuğunu bırakarak alışverişe çıkmalı. Kenti gezebilmeli, öğrenebilmeli. Bu açıdan kreş önemli bir proje. 14 kreş açtık dedi. 3 açacağız dedi. Diğer belediye başkanlarım da burada. Onların uygulamalarımızı takip ediyoruz zatenö diye konuştu. "O ÇOCUKLARIN TAMAMINI DEVLET MEMURU YAPACAĞIZ" Çocuk esirgeme kurumunda yetişen çocukların sınavsız devlet memurluğuna alınacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, " Biz 18 yaşını doldurup çocuk esirgemede yetişen bütün çocuklarımızı ayrım yapmadan devlet memuru yapacağız sınavsız. Onlar 18 yaşındaki çocuğu kapının önüne bırakıyor. Nasıl tutunacak hayatta. Kız çocuğu ne yapacak. Biz ne diyoruz. o çocukların tamamını devlet memuru yapacağız. Böylece hayata tutunacak" şeklinde konuştu. "ASGARİ ÜCRET ÜZERİNDEN ASLA VERGİ ALMAYACAĞIZ" Asgari ücreti 2 bin 200 liraya yükselteceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret üzerinden asla vergi almayacağız. Zaten zor bela geçiniyor. Bütün işçi kardeşlerime sesleniyorum. 1 Ocak'ta net 2 bin 200 lira almak istiyorsan inanarak güvenerek Muharrem İnce'ye ve millet ittifakına oy vereceksiniz. Niye artırıyoruz? Sosyal devletin gereği olarak. Adamı aç bırakmak sosyal devlet değil o despot devlet. Çiftçiler perişan borç batığında traktörü, ürünü hacizli. Kendisini yakan çiftçi kardeşim var. Onların banka borçlarının faizini sıfırlayacağız borçlarını da yapılandıracağız. Mazotu 3 liradan vereceğiz. Çiftçi muhtaç olmasın diye yapıyoruz. Sen yata tekneye veriyorsun. Ben de traktöre veriyorum. O üretmiyor çiftçi üretiyor. esnafın stopaj vergisini kaldıracağım. Rahat bir nefes alacak. Eğitme yeniden el atacağız. Eğitimi tepeden tırnağa yeniden inşa edeceğiz. On binlerce çocuğumuz sabah kahvaltı yapmadan okula gidiyor. Bu ayıba son vereceğiz. Çocuk sabah kahvaltısını öğretmenleriyle okulda yapacak. Karnını doyuracak. Öğlen yemeğini okulda yiyecek. Çocuğu aç bırakmayacağız. Akşam servis arabasıyla eve gelecek. Parayı nerden bulacaksınız? Sen tefeciye para buluyorsun da ben bu ülkenin çocuklarına mı bulamayacağım. 1 milyon 644 bin emekli ayda Bin 500 liranın altında aylık alıyor. Seçim bildirgemize koyduk. Hiçbir emeklimiz bin 500 liranın altında aylık almayacak. En düşük bin 500 lira olacak. Asgari ücret 2 bin 200 lira olacak. Ona da para yok diyecekler. Tefecilere ödedikleri para 151 milyar dolar. İçerdekilere ödedikleri para 687 milyar Türk lirası. Oraya, yandaşa, akrabaya para var. Man adasından gelen 18 milyon dolar var. Emekliye, işçiye gelince para yok. Nereden bulacaksınız? Vallahi de bulacağız. Bütün bunların hesabını milletin önünde göreceğiz. 2 maaş ikramiye sözümüz aynen devam ediyor. Ona da demişlerdi. Bütün emeklilerden bayram ikramiyesinin gerekçesini ben oluşturdum ben koydum sen sandığa gittiğinde elini vicdanına koy ve sandığa öyle git" diye konuştu.
247,641
# Kılıçdaroğlu Kartal'da konuştu ## Özet İdris TİFTİKCİ/İSTANBUL, (DHA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret üzerinden asla vergi almayacağız ## İçerik CHP lideri Kılıçdaroğlu, Kartal Belediyesi Yaşlı Bakım ve Huzurevi'nin açılışını yaptı. Törende konuşan Kılıçdaroğlu, "hak, hukuk, adalet" sloganlarının atılması üzerine "Hakkı, hukuku, adaleti sağlamak için yapacağınız ilk iş 24 Haziran'da eksiksiz hiçbir gerekçe üretmeden sandığa gitmektir. İkincisi cumhurbaşkanlığı seçiminde birleşik oy pusulasının en başında yer alan sayın Muharrem İnce'ye evet damgasını vurmaktır. Üçüncüsü Millet ittifakı içinde yer alan CHP'ye evet demektir. Göreceksiniz inşallah milletin kararıyla bu söylediklerim gerçekleşir. Öyle 16 yılda 20 yılda değil. 5 yılda Türkiye bölgesinin yıldızı olur. Herkes huzur içinde yaşar. Yeni bir Türkiye'yi demokratik bir Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Bu bizim ahdimizdir" diye konuştu. 24 Haziran seçimlerine değinen Kılıçdaroğlu, "Belediye başkanımızı dinledim. Şunu söyledim belediye başkanlarıma; İki şeye dikkat edeceksiniz. Bir seçildiğiniz andan itibaren bütün belde hakkını kucaklayacaksınız. Ayrımcılık yapmayacaksınız. Herkese eşit hizmet edeceksiniz. Bu anlayışı sadece belediye başkanlarına yapmıyoruz. Sayın İnce ne dedi? 'Ben 81 milyonun cumhurbaşkanı olacağım'. Yakasına Türk bayrağı rozeti takıldı. Bizim halka bakışımız, görev anlayışımız diğerleriyle bağdaşmaz. Onlar köşeyi dönmek için uğraşırlar. Biz vatandaşın sorunu çözmek için uğraşırız. Onlar kavgadan yana biz barıştan, sevgiden, hoşgörüden yanayız. Onlarla aramızda dağlar kadar fark var. Yine söylediğim harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Vergiyi alıyorsunuz yatırım mı yapacaksınız. Şu binayı şu kadara yaptım. Sayın başkanımız da söyledi. 'Bu binayı 44 milyona mal ettik' diye. Bu sorumluluk gerektirir. Zaman zaman CHP'ye haksız eleştiriler yapılıyor. 'Yola köprüye karşı' diye. Hiç karşı değiliz. Ama bir şey öğrenmek istiyoruz arkadaş; sen bu yolu kaça yaptın. Bu köprüyü kaça yaptın. Kendi cebinden yaptıysan vallahi bu soruyu sormayacağım ama vatandaşın vergisiyle yaptıysan bu soruyu sormak benim namus borcumdur" dedi. "UFKU DOLDU" "Seçime gidiyoruz Erdoğan hiç ekonomiden söz etmiyor niye?ö diye soran Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle söz etmiyor. Bizim hayatımızın bir parçası. Sen nasıl bir Türkiye vadediyorsun, çık anlat. Anlatamıyor, beceremiyor. Ufku doldu. Millet bahçeleri ve kıraathane diyor. Ne diyeceksiniz. Kıraathane yapacakmış. İşsizler var. Sonunda plağı değiştirdi tepki alınca. Efendim kütüphane yapacağız. Kütüphane ayrı kıraathane ayrı. Sen bu farkı bilmiyorsan açarsın sözlüğe bakarsın. Ama bilgi birikimi yoksa kabahat bende değil. Bunu da ifade edeyim. Biz sosyal devleti yeniden inşa edeceğiz. Bu uygulamalardan biri de bu. Günü gelir yaşlanırız en yakınlarımızı kaybederiz. Ve sosyal devlet o zaman size el uzatır. Yaşıtlarınızla beraber huzur içinde yaşayabileceğiniz mekanlar açar. Yeni bir dostluk köprüsü kurarsınız. Ve hayata yeniden başlarsınız. Ama onlar bu sosyal devleti unutturdular. Bizim belediyelerimiz yapıyor. Her mahalleye mutlaka kreş açın diye. Dolayısıyla sosyal yaşamını unsuru olarak anne güven içinde çocuğunu bırakarak alışverişe çıkmalı. Kenti gezebilmeli, öğrenebilmeli. Bu açıdan kreş önemli bir proje. 14 kreş açtık dedi. 3 açacağız dedi. Diğer belediye başkanlarım da burada. Onların uygulamalarımızı takip ediyoruz zatenö diye konuştu. "O ÇOCUKLARIN TAMAMINI DEVLET MEMURU YAPACAĞIZ" Çocuk esirgeme kurumunda yetişen çocukların sınavsız devlet memurluğuna alınacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, " Biz 18 yaşını doldurup çocuk esirgemede yetişen bütün çocuklarımızı ayrım yapmadan devlet memuru yapacağız sınavsız. Onlar 18 yaşındaki çocuğu kapının önüne bırakıyor. Nasıl tutunacak hayatta. Kız çocuğu ne yapacak. Biz ne diyoruz. o çocukların tamamını devlet memuru yapacağız. Böylece hayata tutunacak" şeklinde konuştu. "ASGARİ ÜCRET ÜZERİNDEN ASLA VERGİ ALMAYACAĞIZ" Asgari ücreti 2 bin 200 liraya yükselteceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret üzerinden asla vergi almayacağız. Zaten zor bela geçiniyor. Bütün işçi kardeşlerime sesleniyorum. 1 Ocak'ta net 2 bin 200 lira almak istiyorsan inanarak güvenerek Muharrem İnce'ye ve millet ittifakına oy vereceksiniz. Niye artırıyoruz? Sosyal devletin gereği olarak. Adamı aç bırakmak sosyal devlet değil o despot devlet. Çiftçiler perişan borç batığında traktörü, ürünü hacizli. Kendisini yakan çiftçi kardeşim var. Onların banka borçlarının faizini sıfırlayacağız borçlarını da yapılandıracağız. Mazotu 3 liradan vereceğiz. Çiftçi muhtaç olmasın diye yapıyoruz. Sen yata tekneye veriyorsun. Ben de traktöre veriyorum. O üretmiyor çiftçi üretiyor. esnafın stopaj vergisini kaldıracağım. Rahat bir nefes alacak. Eğitme yeniden el atacağız. Eğitimi tepeden tırnağa yeniden inşa edeceğiz. On binlerce çocuğumuz sabah kahvaltı yapmadan okula gidiyor. Bu ayıba son vereceğiz. Çocuk sabah kahvaltısını öğretmenleriyle okulda yapacak. Karnını doyuracak. Öğlen yemeğini okulda yiyecek. Çocuğu aç bırakmayacağız. Akşam servis arabasıyla eve gelecek. Parayı nerden bulacaksınız? Sen tefeciye para buluyorsun da ben bu ülkenin çocuklarına mı bulamayacağım. 1 milyon 644 bin emekli ayda Bin 500 liranın altında aylık alıyor. Seçim bildirgemize koyduk. Hiçbir emeklimiz bin 500 liranın altında aylık almayacak. En düşük bin 500 lira olacak. Asgari ücret 2 bin 200 lira olacak. Ona da para yok diyecekler. Tefecilere ödedikleri para 151 milyar dolar. İçerdekilere ödedikleri para 687 milyar Türk lirası. Oraya, yandaşa, akrabaya para var. Man adasından gelen 18 milyon dolar var. Emekliye, işçiye gelince para yok. Nereden bulacaksınız? Vallahi de bulacağız. Bütün bunların hesabını milletin önünde göreceğiz. 2 maaş ikramiye sözümüz aynen devam ediyor. Ona da demişlerdi. Bütün emeklilerden bayram ikramiyesinin gerekçesini ben oluşturdum ben koydum sen sandığa gittiğinde elini vicdanına koy ve sandığa öyle git" diye konuştu.
10818
haber
Rus parlamentosu 86 milyar dolarlık paketi onayladı
Rus parlamentosunun alt kanadı Duma bugün yaptığı üçüncü oturumda ekonomik krizin üstesinden gelmeyi öngören 86 milyar dolarlık yardım paketini onayladı.
10 Ekim 2008 03:00 Parlamentoda milletvekillerinin son oturumda kabul ettiği kriz paketine göre, Vneşekonombank'a (VEB) (Rusya Devlet Yatırım Bankası) Rus şirketlerine kredi verebilmesi için Rusya Merkez Bankası'ndan 86 milyar dolarlık fon kullanma yetkisi tanıyor. VEB, yurt dışında büyük alımlar nedeniyle veya mevcut küresel ekonomik kriz yüzünden borçlarını ödemeyemeyen Rus şirketlerinin kurtarılması için kredi dağıtacak. Kredilerde öncelikle küresel krizden en fazla etkilenen Rus bankalarının yararlanması planlanırken, Rus petrol şirketi Lukoil de devletten 2-5 milyar dolarlık kredi beklediğini açıkladı. Kabul edilen yasaya göre, VEB Merkez Bankası'ndan çekeceği paranın 50 milyar dolarını dış borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda olan bankalara ve şirketlere, 36 milyar dolarlık bölümünü de Rusya'nın önde gelen bankalarının ikinci dereceden teminatlı kredilerinin kapatılması için dağıtacak. Rusya'da sabah işlemlere başlayan MICEX ve RTS endeksinde işlemler, ABD ve Asya piyasalarından gelen olumsuz haberler üzerine ikinci bir emre kadar askıya alınmıştı.
143,025
# Rus parlamentosu 86 milyar dolarlık paketi onayladı ## Özet Rus parlamentosunun alt kanadı Duma bugün yaptığı üçüncü oturumda ekonomik krizin üstesinden gelmeyi öngören 86 milyar dolarlık yardım paketini onayladı. ## İçerik 10 Ekim 2008 03:00 Parlamentoda milletvekillerinin son oturumda kabul ettiği kriz paketine göre, Vneşekonombank'a (VEB) (Rusya Devlet Yatırım Bankası) Rus şirketlerine kredi verebilmesi için Rusya Merkez Bankası'ndan 86 milyar dolarlık fon kullanma yetkisi tanıyor. VEB, yurt dışında büyük alımlar nedeniyle veya mevcut küresel ekonomik kriz yüzünden borçlarını ödemeyemeyen Rus şirketlerinin kurtarılması için kredi dağıtacak. Kredilerde öncelikle küresel krizden en fazla etkilenen Rus bankalarının yararlanması planlanırken, Rus petrol şirketi Lukoil de devletten 2-5 milyar dolarlık kredi beklediğini açıkladı. Kabul edilen yasaya göre, VEB Merkez Bankası'ndan çekeceği paranın 50 milyar dolarını dış borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda olan bankalara ve şirketlere, 36 milyar dolarlık bölümünü de Rusya'nın önde gelen bankalarının ikinci dereceden teminatlı kredilerinin kapatılması için dağıtacak. Rusya'da sabah işlemlere başlayan MICEX ve RTS endeksinde işlemler, ABD ve Asya piyasalarından gelen olumsuz haberler üzerine ikinci bir emre kadar askıya alınmıştı.
320355
haber
İnsan Hakları Kurumu: Muğla Cezaevi’nde, sayımda çocukların soyunması isteniyor!
null
"Kötü muamele olaylarına ilişkin önleyici bir mekanizma mevcut değil" 15 Aralık 2015 11:03 Muğla Cezaevi'nde tutuklu dört çocuğa işkence ve cinsel saldırı iddialarıyla hazırlanan raporda tüyler ürperten bilgilere yer verildi: Sık sık yaşanan şiddet olaylarının denetimi için çocuklardan sabah ve akşam sayımlarında elbiselerini sıyırması isteniyor. Çocuklar kendi aralarında boyunlarından tutarak 'bayıltmaca' adlı bir oyun oynuyor. Ayrıca çocuklarla yetişkinler aynı koğuşa konabiliyor! Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu dört çocuğa işkence yapıldığına ve cinsel saldırıda bulunulduğuna ilişkin Başbakanlık İnsan Hakları Kurumu (İHAK) tarafından bir araştırma yapılarak, rapor hazırlandı. Raporda, yaşça büyük olan çocuklardan birine "cinsel saldırı" suçundan beş günlük disiplin cezası verildiği anlaşıldı. Ancak rapor, cezaevindeki fotoğrafın daha ağır olduğunu ortaya koydu. Rapora göre cezaevinde kapasitenin iki katı tutuklu kalıyor, şiddet olaylarının denetimi için çocuklardan sabah ve akşam sayımlarında tişörtlerini ve pantolonlarını sıyırması isteniyor. Çocuklar kendi aralarında boyunlarından tutarak 'bayıltmaca' adlı bir oyun oynuyor. Ayrıca çocuklarla yetişkinler aynı koğuşa konuyor. Raporda, "Çocukların yetişkinlerden ayrı tutulmasına ilişkin hükümlere rağmen bazı çocukların, kurum iç hizmetlerinde çalışan yetişkin mahpusların kaldığı işçi koğuşunda tutuldukları öğrenilmiştir ki bu durum, çok kısa bir süre devam etmiş olsa dahi kabul edilemez niteliktedir" deniliyor. İşte raporun ayrıntıları: - Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 400 mahpus kapasitesiyle inşa edildi, daha sonra alınan kararla kapasitesi 728 kişiye çıkarıldı. Kapasite artırımı yapılmasına rağmen ceza infaz kurumunun fiziksel yapısı değişmedi. Cezaevi yetkilileri özellikle çocukların, kadınların, erkeklerin suç türüne, yaşlarına ve benzeri değişkenlere göre cezaevine yerleştirilmesinde güçlükler yaşandığını ifade etti. Kız çocukları için özel bir bölümden söz edilmiyor. - Ziyaret tarihi itibariyle cezaevinde 914 yetişkin erkek, 33 kadın, 7 çocuk mahpus bulunuyordu. Çocukların tamamı tutukluydu. - Mevcut çocuk koğuşları haricinde çocuk koğuşu olarak kullanılabilecek başka bir mekân bulunmuyor. Bu nedenle sözlü veya fiili kavga olayları sonrasında, olayın tarafı olan çocuklar birbirinden ayrılarak geçici olarak çocukların tutulduğu diğer koğuşa yerleştiriliyor. Çocuklar arasında kavga yaşanması halinde olaya ilişkin tutanak örneği kurum psikologuna gönderiliyor. Çocuklar için sadece iki oda tahsis edilmiş olması nedeniyle kavga eden çocuklar kısa bir süre için dışarı çıkarılıp tekrar aynı odaya konuyor. - Şiddet olaylarının tespiti amacıyla sabah ve akşam sayımlarında çocuklardan tişört ve gömleklerin çeneye doğru kaldırılması ve pantolonların dize kadar sıyrılması talimatı verilmek suretiyle kıyafetlerini sıyırmaları isteniyor. Raporda, "Böyle bir kontrol mekanizması çocukların mahremiyeti açısından başlı başına tartışılır olmakla birlikte bu yöntemle cinsel saldırı fiillerinin veya vücudun bazı bölgelerindeki fiziksel şiddet emarelerinin tespiti mümkün değildir. Ayrıca, bu yöntemle manevi cebir, henüz fiziksel şiddet aşamasına varmayan baskılar da tespit edilemeyecektir" deniyor. - Çocuklar, aynı koridoru kullanmaları nedeniyle yetişkin mahpuslarla karşılaşıyor ve kısa süreli de olsa iletişime geçebiliyor. Çocuklar için tamamen ayrı bir tesis kurulması veya en azından bu sağlanıncaya kadar çocukların tutuldukları bölümlerin idari ve fiziksel olarak tamamen ayrılması gerekiyor. - Cezaevinde sadece iki psikolog ve bir sosyal çalışmacı görev yapıyor. - Görüşülen infaz koruma görevlileri çocukların özgürlüğünden yoksun kılınmasına ilişkin ilke ve standartlar hakkında herhangi bir eğitim almadıklarını belirtti. - Rapora göre özellikle çocuk M. hakkındaki olayın kamuoyuna yansıması üzerine ilk alınan tedbir, çocukların bulunduğu koğuşun daha sık kontrol edilmesi oldu. Raporda, "Oysa ki muhtemel şiddet ve cinsel istismar olaylarının, denetim aralığının azaltılması suretiyle önlenmesi olası değildir. Denetim, gözetleme kötü muameleyi ve şiddet olaylarını tamamen engellemeyeceği gibi çocukların bulunduğu koğuşların 24 saat süresince sık sık kontrol edilmesi, ışıkların açık tutulması, geceleri uyandırılmaları rahatsızlıklara ve yeni olaylara sebebiyet verecektir. Denetimin, çocukların rahatsız olmayacağı şekilde yapılmasına riayet edilmelidir" denildi. - Cinsel saldırı iddialarını içeren bu şikâyet sonrasında görevliler tarafından tutanak düzenlendi, şikâyetçi çocuklar doktora sevk edildi ve odaları değiştirildi. Doktor raporlarına göre ilk çocukta herhangi bir bulguya rastlanmazken, ikinci çocukta "akut stres bozukluğu" saptandı ve ruhsal muayenede elde edilen bulguların küçüğün cinsel istismarını destekler nitelikte olduğu görüldü. Bu olaylar sonrasında yaşça büyük olan çocuk hakkında, "Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve cinsel tacizde bulunmak veya bunlara teşebbüs ve bu tür davranışlara kışkırtmak" bendi uyarınca beş gün oda hapsi cezası verildi. Ayrıca konuyla ilgili yargılamanın Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sürdürüldüğü belirtildi. - Bir olayda da çocuk odasının kapısına vurulması üzerine yeteri kadar personelle intikal edildi ve odaya girildiğinde çocuklardan hepsi ağlar vaziyette görüldü. Sorulduğunda çocuklardan birinin ranzadan ranzaya atlamak isterken yere düştüğü ve kafasını beton zemine çarptığı söylendi. Sonradan yapılan araştırmalar neticesinde ise çocuklardan birinin diğerine vurması sonrasında bu olayın meydana geldiği ve gözünün morarmasının darp edilmesinden kaynaklandığı bildirildi. - Kötü muamele olaylarına ilişkin önleyici bir mekanizma mevcut değil. - Disiplin dosyalarındaki beyanlardan, çocuklarla yapılan görüşmelerden, ayağa parfüm sıkarak veya kâğıt sarmak suretiyle yakma eyleminin bir 'şaka' olarak görüldüğü, çocukların, birbirlerinin boynundan tutarak "bayıltmaca" denilen bir oyun oynadıkları, sık sık kavga yaşandığı yönünde güçlü bir kanaat hâsıl oldu. Ayrıca, cinsel saldırı iddialarına ilişkin sürmekte olan bir yargılama bulunduğu bilgisi alındığı gibi çocuklar tarafından da benzer iddialar dile getirildi. Zorla çalıştırma konusunda cezaevi idaresinin yeterli denetiminin bulunmadığı ve bu konuda çocuklar arasında kavgalar yaşandığı bilgisi mevcut. Çocukların geçici olarak yetişkin mahpusların bulunduğu işçi koğuşuna konulmaları idare ve gözlem kurulu kararıyla sabit. Ayrıca çocuklardan birine cinsel saldırı nedeniyle disiplin cezası olarak beş gün odaya kapatma cezası tayin edildi. - Raporda, "Çocuklar hakkında müşahadeye alma, tecrit etme gibi cezaların kesin olarak yasaklanması gerekirken ceza olarak kullanılan bir uygulamanın şiddet olaylarını önlemek amacıyla tedbir olarak tatbik edilmesi çocuklar hakkındaki uluslararası ilke ve standartlarla tam bir çelişki içerisindedir. Çocukların, yetişkinlerden ayrı tutulmasına ilişkin hükümlere rağmen bazı çocukların, kurum iç hizmetlerinde çalışan yetişkin mahpusların kaldığı işçi koğuşunda tutuldukları öğrenilmiştir ki bu durum, çok kısa bir süre devam etmiş olsa dahi kabul edilemez niteliktedir" deniliyor.
94,550
# İnsan Hakları Kurumu: Muğla Cezaevi’nde, sayımda çocukların soyunması isteniyor! "Kötü muamele olaylarına ilişkin önleyici bir mekanizma mevcut değil" 15 Aralık 2015 11:03 Muğla Cezaevi'nde tutuklu dört çocuğa işkence ve cinsel saldırı iddialarıyla hazırlanan raporda tüyler ürperten bilgilere yer verildi: Sık sık yaşanan şiddet olaylarının denetimi için çocuklardan sabah ve akşam sayımlarında elbiselerini sıyırması isteniyor. Çocuklar kendi aralarında boyunlarından tutarak 'bayıltmaca' adlı bir oyun oynuyor. Ayrıca çocuklarla yetişkinler aynı koğuşa konabiliyor! Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu dört çocuğa işkence yapıldığına ve cinsel saldırıda bulunulduğuna ilişkin Başbakanlık İnsan Hakları Kurumu (İHAK) tarafından bir araştırma yapılarak, rapor hazırlandı. Raporda, yaşça büyük olan çocuklardan birine "cinsel saldırı" suçundan beş günlük disiplin cezası verildiği anlaşıldı. Ancak rapor, cezaevindeki fotoğrafın daha ağır olduğunu ortaya koydu. Rapora göre cezaevinde kapasitenin iki katı tutuklu kalıyor, şiddet olaylarının denetimi için çocuklardan sabah ve akşam sayımlarında tişörtlerini ve pantolonlarını sıyırması isteniyor. Çocuklar kendi aralarında boyunlarından tutarak 'bayıltmaca' adlı bir oyun oynuyor. Ayrıca çocuklarla yetişkinler aynı koğuşa konuyor. Raporda, "Çocukların yetişkinlerden ayrı tutulmasına ilişkin hükümlere rağmen bazı çocukların, kurum iç hizmetlerinde çalışan yetişkin mahpusların kaldığı işçi koğuşunda tutuldukları öğrenilmiştir ki bu durum, çok kısa bir süre devam etmiş olsa dahi kabul edilemez niteliktedir" deniliyor. İşte raporun ayrıntıları: - Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 400 mahpus kapasitesiyle inşa edildi, daha sonra alınan kararla kapasitesi 728 kişiye çıkarıldı. Kapasite artırımı yapılmasına rağmen ceza infaz kurumunun fiziksel yapısı değişmedi. Cezaevi yetkilileri özellikle çocukların, kadınların, erkeklerin suç türüne, yaşlarına ve benzeri değişkenlere göre cezaevine yerleştirilmesinde güçlükler yaşandığını ifade etti. Kız çocukları için özel bir bölümden söz edilmiyor. - Ziyaret tarihi itibariyle cezaevinde 914 yetişkin erkek, 33 kadın, 7 çocuk mahpus bulunuyordu. Çocukların tamamı tutukluydu. - Mevcut çocuk koğuşları haricinde çocuk koğuşu olarak kullanılabilecek başka bir mekân bulunmuyor. Bu nedenle sözlü veya fiili kavga olayları sonrasında, olayın tarafı olan çocuklar birbirinden ayrılarak geçici olarak çocukların tutulduğu diğer koğuşa yerleştiriliyor. Çocuklar arasında kavga yaşanması halinde olaya ilişkin tutanak örneği kurum psikologuna gönderiliyor. Çocuklar için sadece iki oda tahsis edilmiş olması nedeniyle kavga eden çocuklar kısa bir süre için dışarı çıkarılıp tekrar aynı odaya konuyor. - Şiddet olaylarının tespiti amacıyla sabah ve akşam sayımlarında çocuklardan tişört ve gömleklerin çeneye doğru kaldırılması ve pantolonların dize kadar sıyrılması talimatı verilmek suretiyle kıyafetlerini sıyırmaları isteniyor. Raporda, "Böyle bir kontrol mekanizması çocukların mahremiyeti açısından başlı başına tartışılır olmakla birlikte bu yöntemle cinsel saldırı fiillerinin veya vücudun bazı bölgelerindeki fiziksel şiddet emarelerinin tespiti mümkün değildir. Ayrıca, bu yöntemle manevi cebir, henüz fiziksel şiddet aşamasına varmayan baskılar da tespit edilemeyecektir" deniyor. - Çocuklar, aynı koridoru kullanmaları nedeniyle yetişkin mahpuslarla karşılaşıyor ve kısa süreli de olsa iletişime geçebiliyor. Çocuklar için tamamen ayrı bir tesis kurulması veya en azından bu sağlanıncaya kadar çocukların tutuldukları bölümlerin idari ve fiziksel olarak tamamen ayrılması gerekiyor. - Cezaevinde sadece iki psikolog ve bir sosyal çalışmacı görev yapıyor. - Görüşülen infaz koruma görevlileri çocukların özgürlüğünden yoksun kılınmasına ilişkin ilke ve standartlar hakkında herhangi bir eğitim almadıklarını belirtti. - Rapora göre özellikle çocuk M. hakkındaki olayın kamuoyuna yansıması üzerine ilk alınan tedbir, çocukların bulunduğu koğuşun daha sık kontrol edilmesi oldu. Raporda, "Oysa ki muhtemel şiddet ve cinsel istismar olaylarının, denetim aralığının azaltılması suretiyle önlenmesi olası değildir. Denetim, gözetleme kötü muameleyi ve şiddet olaylarını tamamen engellemeyeceği gibi çocukların bulunduğu koğuşların 24 saat süresince sık sık kontrol edilmesi, ışıkların açık tutulması, geceleri uyandırılmaları rahatsızlıklara ve yeni olaylara sebebiyet verecektir. Denetimin, çocukların rahatsız olmayacağı şekilde yapılmasına riayet edilmelidir" denildi. - Cinsel saldırı iddialarını içeren bu şikâyet sonrasında görevliler tarafından tutanak düzenlendi, şikâyetçi çocuklar doktora sevk edildi ve odaları değiştirildi. Doktor raporlarına göre ilk çocukta herhangi bir bulguya rastlanmazken, ikinci çocukta "akut stres bozukluğu" saptandı ve ruhsal muayenede elde edilen bulguların küçüğün cinsel istismarını destekler nitelikte olduğu görüldü. Bu olaylar sonrasında yaşça büyük olan çocuk hakkında, "Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve cinsel tacizde bulunmak veya bunlara teşebbüs ve bu tür davranışlara kışkırtmak" bendi uyarınca beş gün oda hapsi cezası verildi. Ayrıca konuyla ilgili yargılamanın Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sürdürüldüğü belirtildi. - Bir olayda da çocuk odasının kapısına vurulması üzerine yeteri kadar personelle intikal edildi ve odaya girildiğinde çocuklardan hepsi ağlar vaziyette görüldü. Sorulduğunda çocuklardan birinin ranzadan ranzaya atlamak isterken yere düştüğü ve kafasını beton zemine çarptığı söylendi. Sonradan yapılan araştırmalar neticesinde ise çocuklardan birinin diğerine vurması sonrasında bu olayın meydana geldiği ve gözünün morarmasının darp edilmesinden kaynaklandığı bildirildi. - Kötü muamele olaylarına ilişkin önleyici bir mekanizma mevcut değil. - Disiplin dosyalarındaki beyanlardan, çocuklarla yapılan görüşmelerden, ayağa parfüm sıkarak veya kâğıt sarmak suretiyle yakma eyleminin bir 'şaka' olarak görüldüğü, çocukların, birbirlerinin boynundan tutarak "bayıltmaca" denilen bir oyun oynadıkları, sık sık kavga yaşandığı yönünde güçlü bir kanaat hâsıl oldu. Ayrıca, cinsel saldırı iddialarına ilişkin sürmekte olan bir yargılama bulunduğu bilgisi alındığı gibi çocuklar tarafından da benzer iddialar dile getirildi. Zorla çalıştırma konusunda cezaevi idaresinin yeterli denetiminin bulunmadığı ve bu konuda çocuklar arasında kavgalar yaşandığı bilgisi mevcut. Çocukların geçici olarak yetişkin mahpusların bulunduğu işçi koğuşuna konulmaları idare ve gözlem kurulu kararıyla sabit. Ayrıca çocuklardan birine cinsel saldırı nedeniyle disiplin cezası olarak beş gün odaya kapatma cezası tayin edildi. - Raporda, "Çocuklar hakkında müşahadeye alma, tecrit etme gibi cezaların kesin olarak yasaklanması gerekirken ceza olarak kullanılan bir uygulamanın şiddet olaylarını önlemek amacıyla tedbir olarak tatbik edilmesi çocuklar hakkındaki uluslararası ilke ve standartlarla tam bir çelişki içerisindedir. Çocukların, yetişkinlerden ayrı tutulmasına ilişkin hükümlere rağmen bazı çocukların, kurum iç hizmetlerinde çalışan yetişkin mahpusların kaldığı işçi koğuşunda tutuldukları öğrenilmiştir ki bu durum, çok kısa bir süre devam etmiş olsa dahi kabul edilemez niteliktedir" deniliyor.
386797
haber
Yönetmen Emin Alper: Korkaklar OHAL'i bahane ediyor; devlet muhalif sinemacıları cezalandırıyor!
null
03 Şubat 2017 16:41 Yönetmen Emin Alper, Sinema Destekleme Kurulu'nun açıkladığı bakanlık destek listesine tepki gösterdi. Kurul kararlarının uluslararası alanda başarılı, genç ve muhalif isimleri cezalandırdığını savunan Alper, "Devlet kurumlarıyla iş yaptıkları için iktidara yaranmak isteyenler, aman sorunsuz bir liste olsun başımız belaya girmesin diyen korkaklar, eşimin dostumun projesine yer açılsın diyen iş takipçileri ve bizim başarılarımızdan açıkça kinlenen ama bunu açıkça dillendiremedikleri için OHAL'i bahane eden insanlar var" dedi. Yeni projesi "Kız Kardeşler" için bakanlığa başvuran Alper, daha proje aşamasında katıldığı üç ön yapım platformunda iki ödül alan filmine destek vermeyen kurulun kararıyla ilgili olarak "Son derece yozlaşmış bir kurul tablosu karşımızdaki. Tarihte defalarca gördüğümüz gibi otoriterlik ve yozlaşmışlık birbirlerini besliyor" dedi. Evrensel'den Vedat Aydemir'e konuşan Emin Alper'in açıklamaları şöyle: "Daha önce iki filmimin aldığı onlarca ödülün yanında, yeni projemiz Kız Kardeşler daha proje aşamasında katıldığı üç ön yapım platformunda iki ödül aldı. Başarı faslını daha fazla uzatmak istemiyorum. Kurul kararlarının uluslararası alanda başarılı genç ve muhalif isimleri cezalandırdığı çok açık. İşin asıl acıklı tarafı ise, bu kararların bakanlık tarafından dikte edilmekten çok, kurulun üçte ikisini oluşturan sektör temsilcilerinin inisiyatifiyle alınmış olması. Kurul içinde örgütlü hareket eden bir grup Tolga'nınki (Karaçelik) ve benimki gibi kimi projeleri 70. 80. sıralara düşürecek şekilde notlamış. Bunların arasında saf ideolojik motivasyonla hareket edenler olabilir, ama daha çok devlet kurumlarıyla iş yaptıkları için iktidara yaranmak isteyenler, aman sorunsuz bir liste olsun başımız belaya girmesin diyen korkaklar, eşimin dostumun projesine yer açılsın diyen iş takipçileri ve bizim başarılarımızdan açıkça kinlenen ama bunu açıkça dillendiremedikleri için OHAL'i bahane eden insanlar var. Son derece yozlaşmış bir kurul tablosu karşımızdaki. Tarihte defalarca gördüğümüz gibi otoriterlik ve yozlaşmışlık birbirlerini besliyor."
130,038
# Yönetmen Emin Alper: Korkaklar OHAL'i bahane ediyor; devlet muhalif sinemacıları cezalandırıyor! 03 Şubat 2017 16:41 Yönetmen Emin Alper, Sinema Destekleme Kurulu'nun açıkladığı bakanlık destek listesine tepki gösterdi. Kurul kararlarının uluslararası alanda başarılı, genç ve muhalif isimleri cezalandırdığını savunan Alper, "Devlet kurumlarıyla iş yaptıkları için iktidara yaranmak isteyenler, aman sorunsuz bir liste olsun başımız belaya girmesin diyen korkaklar, eşimin dostumun projesine yer açılsın diyen iş takipçileri ve bizim başarılarımızdan açıkça kinlenen ama bunu açıkça dillendiremedikleri için OHAL'i bahane eden insanlar var" dedi. Yeni projesi "Kız Kardeşler" için bakanlığa başvuran Alper, daha proje aşamasında katıldığı üç ön yapım platformunda iki ödül alan filmine destek vermeyen kurulun kararıyla ilgili olarak "Son derece yozlaşmış bir kurul tablosu karşımızdaki. Tarihte defalarca gördüğümüz gibi otoriterlik ve yozlaşmışlık birbirlerini besliyor" dedi. Evrensel'den Vedat Aydemir'e konuşan Emin Alper'in açıklamaları şöyle: "Daha önce iki filmimin aldığı onlarca ödülün yanında, yeni projemiz Kız Kardeşler daha proje aşamasında katıldığı üç ön yapım platformunda iki ödül aldı. Başarı faslını daha fazla uzatmak istemiyorum. Kurul kararlarının uluslararası alanda başarılı genç ve muhalif isimleri cezalandırdığı çok açık. İşin asıl acıklı tarafı ise, bu kararların bakanlık tarafından dikte edilmekten çok, kurulun üçte ikisini oluşturan sektör temsilcilerinin inisiyatifiyle alınmış olması. Kurul içinde örgütlü hareket eden bir grup Tolga'nınki (Karaçelik) ve benimki gibi kimi projeleri 70. 80. sıralara düşürecek şekilde notlamış. Bunların arasında saf ideolojik motivasyonla hareket edenler olabilir, ama daha çok devlet kurumlarıyla iş yaptıkları için iktidara yaranmak isteyenler, aman sorunsuz bir liste olsun başımız belaya girmesin diyen korkaklar, eşimin dostumun projesine yer açılsın diyen iş takipçileri ve bizim başarılarımızdan açıkça kinlenen ama bunu açıkça dillendiremedikleri için OHAL'i bahane eden insanlar var. Son derece yozlaşmış bir kurul tablosu karşımızdaki. Tarihte defalarca gördüğümüz gibi otoriterlik ve yozlaşmışlık birbirlerini besliyor."
633900
haber
Kaymakam, FETÖ'den gözaltında
TRABZON (DHA) - TRABZON'un Araklı İlçe Kaymakamı İbrahim Halil Şıvgan, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı
Trabzon Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) ve İstihbarat Şube ekipleri, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde yürüttüğü, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Araklı İlçe Kaymakamı İbrahim Halil Şıvgan'ı gözaltına aldı. TEM Şubesinde sorgusu süren Kaymakam Şıvgın'ın makamı ve konutunda arama yapıldığı öğrenildi.
232,121
# Kaymakam, FETÖ'den gözaltında ## Özet TRABZON (DHA) - TRABZON'un Araklı İlçe Kaymakamı İbrahim Halil Şıvgan, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı ## İçerik Trabzon Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) ve İstihbarat Şube ekipleri, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde yürüttüğü, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Araklı İlçe Kaymakamı İbrahim Halil Şıvgan'ı gözaltına aldı. TEM Şubesinde sorgusu süren Kaymakam Şıvgın'ın makamı ve konutunda arama yapıldığı öğrenildi.
938836
haber
Çağatay Ulusoy'un yeni filmi 'Kağıttan Hayatlar' yayımlandı
Çağatay Ulusoy'un yeni filmi 'Kağıttan Hayatlar' yayımlandı
Oyuncu Çağatay Ulusoy'un kağıt toplayıcısının hayatını canlandırdığı 'Kağıttan Hayatlar' filmi Netflix'te yayımlandı. Çağatay Ulusoy ve Emir Ali Doğrul’un başrollerini paylaştığı Kağıttan Hayatlar filmi 190’dan fazla ülkeyle aynı anda Netflix’te yayınlandı. Netflix Türkiye’nin orijinal yapımları arasına eklenen Kağıttan Hayatlar filminin oyuncu kadrosunda, Turgay Tanülkü, Selen Öztürk, Osman İskender Bayer, Tomris Çetinel, Volkan Çalışkan, Mehmet Bahattin Genç ve Okşan Büyük de yer alıyor. OGM Pictures tarafından hayata geçirilen Kağıttan Hayatlar filminin yönetmen koltuğunda Can Ulkay oturuyor. Kağıttan Hayatlar filminin konusu ne? Genç bir adam olan Mehmet, kağıt toplayarak geçimini sağlar. Onun bu hayattaki en büyük destekçisi ise Tahsin Baba'dır. Mehmet'in yaşamı, hayatına Ali adında 8 yaşındaki bir çocuğun girmesiyle bambaşka bir hal alır. Ali'yi ailesine kavuşturmaya çalışan Mehmet, bu sırada küçük çocukla arasında farklı bir bağ kurar.
87,910
# Çağatay Ulusoy'un yeni filmi 'Kağıttan Hayatlar' yayımlandı ## Özet Çağatay Ulusoy'un yeni filmi 'Kağıttan Hayatlar' yayımlandı ## İçerik Oyuncu Çağatay Ulusoy'un kağıt toplayıcısının hayatını canlandırdığı 'Kağıttan Hayatlar' filmi Netflix'te yayımlandı. Çağatay Ulusoy ve Emir Ali Doğrul’un başrollerini paylaştığı Kağıttan Hayatlar filmi 190’dan fazla ülkeyle aynı anda Netflix’te yayınlandı. Netflix Türkiye’nin orijinal yapımları arasına eklenen Kağıttan Hayatlar filminin oyuncu kadrosunda, Turgay Tanülkü, Selen Öztürk, Osman İskender Bayer, Tomris Çetinel, Volkan Çalışkan, Mehmet Bahattin Genç ve Okşan Büyük de yer alıyor. OGM Pictures tarafından hayata geçirilen Kağıttan Hayatlar filminin yönetmen koltuğunda Can Ulkay oturuyor. Kağıttan Hayatlar filminin konusu ne? Genç bir adam olan Mehmet, kağıt toplayarak geçimini sağlar. Onun bu hayattaki en büyük destekçisi ise Tahsin Baba'dır. Mehmet'in yaşamı, hayatına Ali adında 8 yaşındaki bir çocuğun girmesiyle bambaşka bir hal alır. Ali'yi ailesine kavuşturmaya çalışan Mehmet, bu sırada küçük çocukla arasında farklı bir bağ kurar.
849043
haber
TFF Başkanı Özdemir'den zehir zemberek açıklamalar: Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın
TFF Başkanı Özdemir'den zehir zemberek açıklamalar: Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın
TFF Başkanı Nihat Özdemir, ''Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın. Finansal durumlarını yola koysun. Aksi takdirde Ocak ayında ligden düşürme, puan silme gibi işlemleri başlatacağız. Herkesin canı yanacak.'' dedi. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, Uluslararası Futbol Ekonomi Forumu'nda konuştu. ''Futbol pastasını daha da büyütmemiz gerekiyor'' "TFF olarak marka değerini artırmak için yoğun bir çaba sarfediyoruz. Mehmet Sepil başkanlığında oluşan yeni Kulüpler Birliği ile sık sık bir araya geleceğiz Geçen hafta ilk toplantımızı yaptık. Planlarımızı kısa sürede hayata geçirmek istiyoruz. Ortak hayallerimiz için omuz omuza vermemiz gerekiyor. Bunun yolu da dostça rekabetten geçmektedir. Premier Lig, dünyanın en güçlü ekonomisine sahiptir. Bu güce nasıl ulaştıklaırnı anlatmak istiyorum. Geçtiğimiz aylarda Chelsea ile Liverpool arasındaki UEFA Süper Kupa finaline ev sahipliği yaptık. Gala gecesinde her iki kulübün yöneticileri, "Biz her gün dostuz, ancak 1 gün rakibiz" dediler. Bizim de 364 gün dost, 1 gün rakip olmamız gerekiyor. Futbol pastasını daha da büyütmemiz gerekiyor. Süper Lig'in izlenme oranını artırmamız gerekiyor. Yayıncı kuruluşun bu konudaki destekleri için kendilerine teşekkür ediyoruz." ''Süper Kupa’yı 4 takıma çıkararak yurt dışında oynatmayı düşünüyoruz'' diyen Özdemir, ''Futbol ekonomisinde Avrupa'da 6.'yız. Yeni pazarlar bulmayı ve Süper Lig'in izlenme oranını artırmayı hedefliyoruz. Futbol pastasını büyütmeliyiz. Güçlü futbol ekonomisi için gençlere yönelmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı. "Şampiyonlar Ligi'ne iki takım göndermeliyiz'' Özdemir, "Şampiyonlar Ligi'ne bir değil, iki takım göndermeliyiz! 12 yıldır tek takımla katılıyoruz, mali kaybı siz hesap edin! Son yıllarda arzuladığımız sonuçlardan uzağız, bu tabloyu tersine çevirmeliyiz. Avrupa'da birçok kulüp Şampiyonlar Ligi geliriyle ayakta duruyor.'' dedi. ''Herkesin canı yanacak'' Kulüpleri uyaran Özdemir, 'Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın. Finansal durumlarını yola koysun. Aksi takdirde Ocak ayında ligden düşürme, transfer yasağı, puan silme gibi işlemleri başlatacağız. Herkesin canı yanacak. Asıl sorunumuz kontrolsüzce yapılan harcamalar. Artık böyle harcamalar yapamayız. Biz denk bütçeye önem veriyoruz.'' dedi.
238,087
# TFF Başkanı Özdemir'den zehir zemberek açıklamalar: Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın ## Özet TFF Başkanı Özdemir'den zehir zemberek açıklamalar: Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın ## İçerik TFF Başkanı Nihat Özdemir, ''Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın. Finansal durumlarını yola koysun. Aksi takdirde Ocak ayında ligden düşürme, puan silme gibi işlemleri başlatacağız. Herkesin canı yanacak.'' dedi. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, Uluslararası Futbol Ekonomi Forumu'nda konuştu. ''Futbol pastasını daha da büyütmemiz gerekiyor'' "TFF olarak marka değerini artırmak için yoğun bir çaba sarfediyoruz. Mehmet Sepil başkanlığında oluşan yeni Kulüpler Birliği ile sık sık bir araya geleceğiz Geçen hafta ilk toplantımızı yaptık. Planlarımızı kısa sürede hayata geçirmek istiyoruz. Ortak hayallerimiz için omuz omuza vermemiz gerekiyor. Bunun yolu da dostça rekabetten geçmektedir. Premier Lig, dünyanın en güçlü ekonomisine sahiptir. Bu güce nasıl ulaştıklaırnı anlatmak istiyorum. Geçtiğimiz aylarda Chelsea ile Liverpool arasındaki UEFA Süper Kupa finaline ev sahipliği yaptık. Gala gecesinde her iki kulübün yöneticileri, "Biz her gün dostuz, ancak 1 gün rakibiz" dediler. Bizim de 364 gün dost, 1 gün rakip olmamız gerekiyor. Futbol pastasını daha da büyütmemiz gerekiyor. Süper Lig'in izlenme oranını artırmamız gerekiyor. Yayıncı kuruluşun bu konudaki destekleri için kendilerine teşekkür ediyoruz." ''Süper Kupa’yı 4 takıma çıkararak yurt dışında oynatmayı düşünüyoruz'' diyen Özdemir, ''Futbol ekonomisinde Avrupa'da 6.'yız. Yeni pazarlar bulmayı ve Süper Lig'in izlenme oranını artırmayı hedefliyoruz. Futbol pastasını büyütmeliyiz. Güçlü futbol ekonomisi için gençlere yönelmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı. "Şampiyonlar Ligi'ne iki takım göndermeliyiz'' Özdemir, "Şampiyonlar Ligi'ne bir değil, iki takım göndermeliyiz! 12 yıldır tek takımla katılıyoruz, mali kaybı siz hesap edin! Son yıllarda arzuladığımız sonuçlardan uzağız, bu tabloyu tersine çevirmeliyiz. Avrupa'da birçok kulüp Şampiyonlar Ligi geliriyle ayakta duruyor.'' dedi. ''Herkesin canı yanacak'' Kulüpleri uyaran Özdemir, 'Herkes ayağını denk alsın, ayağını yorganına göre uzatsın. Finansal durumlarını yola koysun. Aksi takdirde Ocak ayında ligden düşürme, transfer yasağı, puan silme gibi işlemleri başlatacağız. Herkesin canı yanacak. Asıl sorunumuz kontrolsüzce yapılan harcamalar. Artık böyle harcamalar yapamayız. Biz denk bütçeye önem veriyoruz.'' dedi.
18120
haber
ABD'de iş kuyrukları uzadı, işsizleri beslemek zorlaştı
Küresel kredi krizine neden olan finans kuruluşlarına yüzlerce milyar dolarlık kurtarma planlarıyla ayakta kalma şansı tanınırken, kriz nedeniyle işsiz kalan asıl kurbanlar giderek büyü
25 Kasım 2008 02:00 yen yığınlar oluşturuyor. İş bulma merkezlerinin önlerinde uzayan kuyruklar hemen her yaş ve çalışma alanından insanları bir araya getiriyor. Bu insanlar daha önce akıllarından bile geçirmedikleri düşük ücretler karşılığında işlere girebilmek için şansın yüzlerine gülmesini bekliyor. İşsizlik oranının ağustosta yüzde 9,8'e yükseldiği Türkiye'de, Taşkömürü Kurumu'nun maden ocaklarında çalıştırmak üzere açtığı 3 bin kişilik kadro için aralarında 1160 üniversite mezununun bulunduğu 37 bin 196 kişi başvurmuştu. Ağır kalasları tek başına taşıma gibi zor sınavları geçenler arasından geçen hafta çekilen kura ile 1175 YTL maaşlı işe girmeyi hak kazananlar büyük sevinç yaşamıştı. İş ve İşçi bulma Kurumu'na ekimde yapılan başvuru sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 127 artarken son3 ayda işsizlik ödeneği başvurusu yapanlar bir önceki yıla göre yüzde 55 arttı. 1-19 Kasım tarihleri arasında 29 bin 601 kişi İŞKUR'a başvururken, 101 bin 938 kişi de kurumun faaliyetlerinden yararlanmak için başvurdu. Kimi zaman başvuru yoğunluğu nedeniyle işe alma sınavlarının stadyumlarda yapıldığı Türkiye, kuyruk görüntülerine alışık. Öte yandan dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABD'de yüzde 6,5'e ulaşarak son 16 yılın en yüksek seviyesine gelen işsizlik oranı ve 1929'daki Büyük Buhranı andıran iş başvurusu kuyruğu görüntüleri, hem yetkililerin hem de halkın endişelerini körüklüyor. New York Times gazetesinin dün yayımladığı bir habere göre, 52 yaşında, deneyimli bir marangoz olan Ron Jones ile yemek pişirme sanatları lisansına sahip 20 yaşındaki Jamaikalı göçmen Jerome Grant, nakliye şirketi United Parcel Service'in 2 aylığına geçiçi işçi ilanı verdiği kariyer merkezine başvuranlar arasında yer aldı. 1 saatine 8.5 dolar ödenecek olan iş için 150 kişilik kadro açılmıştı, ancak başvuranların sayısı 300'ü aştı. 52 yaşındaki adam bilgisayar öğreniyor ABD'de Kongre'nin on yıl önce aldığı kararla 2 bin 942 kariyer merkezi kuruldu. Tek adımlı kariyer merkezi olarak anılan bu kurumlarda federal programlar dahilinde işe alım süreci tek elden yürütülüyor. Bu merkezlerde iş ve işçi bulmanın yanı sıra eğitim, işsizlik sigortası ve bedava yiyecek kuponu gibi sosyal programlardan yararlandırma çalışmaları da yürütülüyor. Krizin etkisini iyice hissettirmeye başlamasıyla bu merkezler acil servislere döndü. Merkezlere başvuranlar arasında paket taşıyarak para kazanma şansı elde etmek isteyen 2 çocuk annesi bir kadın ve 52 yaşında ilk kez bilgisayar kullanmayı öğrenmeye başlayan bir adam da var. Daha önce haftada 1080 dolar kazanan 51 yaşındaki Brad Hall, ekim ayında işini kaybettikten sonra eşi ile birlikte haftada 300 dolarlık işsizlik ödeneği ile geçinmek zorunda kaldı. 2005'te ABD'de federal işgücü hizmetlerinden yararlananların sayısı 14 milyondu. Bu yıl bu rakamın 20 milyona ulaşması bekleniyor. Kongre, işsizlik ödeneklerinin süresini uzattı ancak Çalışma Bakanlığı bu yılki federal bütçede istihdam programlarına ayrılan payın yüzde 1,74 azaltılarak 3.7 milyar dolara indirildiğini bildirdi. 2000-2007 yılları arasında bu alanda yapılan kesinti yüzde 14'ü buldu. ABD'de eylülde 284 bin, ekimde ise 240 bin kişi işten çıkarıldı. Yılbaşından bu yana işten çıkarılanların sayısı 1.2 milyonu buldu. Kriz öncesinde çok hızlı büyüyen bölgelerde düşüş de çok hızlı yaşanıyor. Bunlardan biri olan Broward County'de son üç ayda 36 bin kişi kariyer merkezleri aracılığıyla iş aramaya başladı. İş arayanlarda geçen yıla göre yüzde 60 artış olurken, iş bulma aranı üçte bir azaldı. Kamu yardımı alan ailelerin sayısı da yüzde 40 arttı. Yarı zamanlı işlerde patlama yaşanıyor Reuters'ın dün geçtiği bir haber de, aylarca tam zamanlı iş arayıp bulamayanların sonunda yarı zamanlı (part time) işlere razı olduklarını gösteriyor. 24 yaşında 2 çocuk babası olan ve inşaat sektöründeki işini kaybettikten sonra 7 ay iş bulamayan Lorenzo Henderson, en sonunda bir süpermarkette haftada üç gün çalışmaya başladı. Henderson yaşadıklarını anlatırken, "İşten çıkarıldığımda kısa bir süre sonra çalışmaya başlayacağımı düşünmüştüm, yedi ay geçti hâlâ iş bekliyorum" dedi. Ekim ayında ABD'de yarı zamanlı çalışanların sayısı 645 bin artarak 6.7 milyona yükseldi. Ekonomistler bu durumun resesyonun derinleşmesinin bir işareti olmasından korkuyor. İşsizler yemek bulma telaşında İşsiz kalanlar gıda bulmakta da zorlanıyor. ABD'li sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarına göre son 4 ayda gıda yardımı talebi yüzde 20 arttı. Wall Street Journal gazetesinin geçen hafta yayımladığı bir habere göre, San Fransisco Gıda Bankası'nın yöneticileri kendilerine ayrılan fonun artırılmasına rağmen, talep artışını karşılayamayacaklarını bildirdi. Perakende devi Wal-Mart geçen hafta gıda bankalarına ülke genelindeki mağazalarından gıda yardımı yapma ve nakit katkısını artırma teklifinde bulundu. Wells Fargo, Kraft Foods ve Newman's Own gibi şirketlerin de yardımlarını artırması bekleniyor. Gıda bankalarının oluşturduğu sistem son 20 yılda milyonlarca kişiye gıda yardımı yaptı. Geçen yıl her dokuz aileden biri gıda yardımı aldı. Gıda bankaları gıda üreticilerinin üretim fazlalarından elde ettiği büyük miktarda gıdayı depolayıp yeniden paketleyerek gıda dağıtım merkezlerine yolluyor. Ancak son yıllarda tüketicilerin taze yiyeceklere yönelmesi sonucunda konserve gıda üretiminin azalması, üreticilerin üretim ve dağıtımda verimliliği artırması ve hükümetin gıda programlarındaki azalma gıda bankalarının işini güçleştiriyor. Kredi kartı şirketleri koşulları sıkılaştırdı MarketWatch sitesinde önceki gün yayımlanan bir habere göre, kredi kartı dağıtan kuruluşlar artan kayıplar karşısında faiz oranlarını ve ücretleri artırırken, kart limitlerini de aşağıya çekti. Kredi kartı müşterilerinin ödeme dengesine bundan böyle daha çok dikkat edilecek. JP Morgan Chase ocaktan itibaren kredi kartı müşterilerinden 10 aylık ücret talep edecek. Asgari ödeme oranı da yüzde 2'den yüzde 5'e çıkarıldı. Citigroup'un 10 milyon müşterisi daha yüksek faiz ödeyecek. American Express de faiz oranını yükseltecek. Uzmanlar bu durumu "Bankalar bütçelerini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için müşterilerinin ödemelerini zamanında yapmasını istiyor" sözleriyle açıklıyor.
55,541
# ABD'de iş kuyrukları uzadı, işsizleri beslemek zorlaştı ## Özet Küresel kredi krizine neden olan finans kuruluşlarına yüzlerce milyar dolarlık kurtarma planlarıyla ayakta kalma şansı tanınırken, kriz nedeniyle işsiz kalan asıl kurbanlar giderek büyü ## İçerik 25 Kasım 2008 02:00 yen yığınlar oluşturuyor. İş bulma merkezlerinin önlerinde uzayan kuyruklar hemen her yaş ve çalışma alanından insanları bir araya getiriyor. Bu insanlar daha önce akıllarından bile geçirmedikleri düşük ücretler karşılığında işlere girebilmek için şansın yüzlerine gülmesini bekliyor. İşsizlik oranının ağustosta yüzde 9,8'e yükseldiği Türkiye'de, Taşkömürü Kurumu'nun maden ocaklarında çalıştırmak üzere açtığı 3 bin kişilik kadro için aralarında 1160 üniversite mezununun bulunduğu 37 bin 196 kişi başvurmuştu. Ağır kalasları tek başına taşıma gibi zor sınavları geçenler arasından geçen hafta çekilen kura ile 1175 YTL maaşlı işe girmeyi hak kazananlar büyük sevinç yaşamıştı. İş ve İşçi bulma Kurumu'na ekimde yapılan başvuru sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 127 artarken son3 ayda işsizlik ödeneği başvurusu yapanlar bir önceki yıla göre yüzde 55 arttı. 1-19 Kasım tarihleri arasında 29 bin 601 kişi İŞKUR'a başvururken, 101 bin 938 kişi de kurumun faaliyetlerinden yararlanmak için başvurdu. Kimi zaman başvuru yoğunluğu nedeniyle işe alma sınavlarının stadyumlarda yapıldığı Türkiye, kuyruk görüntülerine alışık. Öte yandan dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABD'de yüzde 6,5'e ulaşarak son 16 yılın en yüksek seviyesine gelen işsizlik oranı ve 1929'daki Büyük Buhranı andıran iş başvurusu kuyruğu görüntüleri, hem yetkililerin hem de halkın endişelerini körüklüyor. New York Times gazetesinin dün yayımladığı bir habere göre, 52 yaşında, deneyimli bir marangoz olan Ron Jones ile yemek pişirme sanatları lisansına sahip 20 yaşındaki Jamaikalı göçmen Jerome Grant, nakliye şirketi United Parcel Service'in 2 aylığına geçiçi işçi ilanı verdiği kariyer merkezine başvuranlar arasında yer aldı. 1 saatine 8.5 dolar ödenecek olan iş için 150 kişilik kadro açılmıştı, ancak başvuranların sayısı 300'ü aştı. 52 yaşındaki adam bilgisayar öğreniyor ABD'de Kongre'nin on yıl önce aldığı kararla 2 bin 942 kariyer merkezi kuruldu. Tek adımlı kariyer merkezi olarak anılan bu kurumlarda federal programlar dahilinde işe alım süreci tek elden yürütülüyor. Bu merkezlerde iş ve işçi bulmanın yanı sıra eğitim, işsizlik sigortası ve bedava yiyecek kuponu gibi sosyal programlardan yararlandırma çalışmaları da yürütülüyor. Krizin etkisini iyice hissettirmeye başlamasıyla bu merkezler acil servislere döndü. Merkezlere başvuranlar arasında paket taşıyarak para kazanma şansı elde etmek isteyen 2 çocuk annesi bir kadın ve 52 yaşında ilk kez bilgisayar kullanmayı öğrenmeye başlayan bir adam da var. Daha önce haftada 1080 dolar kazanan 51 yaşındaki Brad Hall, ekim ayında işini kaybettikten sonra eşi ile birlikte haftada 300 dolarlık işsizlik ödeneği ile geçinmek zorunda kaldı. 2005'te ABD'de federal işgücü hizmetlerinden yararlananların sayısı 14 milyondu. Bu yıl bu rakamın 20 milyona ulaşması bekleniyor. Kongre, işsizlik ödeneklerinin süresini uzattı ancak Çalışma Bakanlığı bu yılki federal bütçede istihdam programlarına ayrılan payın yüzde 1,74 azaltılarak 3.7 milyar dolara indirildiğini bildirdi. 2000-2007 yılları arasında bu alanda yapılan kesinti yüzde 14'ü buldu. ABD'de eylülde 284 bin, ekimde ise 240 bin kişi işten çıkarıldı. Yılbaşından bu yana işten çıkarılanların sayısı 1.2 milyonu buldu. Kriz öncesinde çok hızlı büyüyen bölgelerde düşüş de çok hızlı yaşanıyor. Bunlardan biri olan Broward County'de son üç ayda 36 bin kişi kariyer merkezleri aracılığıyla iş aramaya başladı. İş arayanlarda geçen yıla göre yüzde 60 artış olurken, iş bulma aranı üçte bir azaldı. Kamu yardımı alan ailelerin sayısı da yüzde 40 arttı. Yarı zamanlı işlerde patlama yaşanıyor Reuters'ın dün geçtiği bir haber de, aylarca tam zamanlı iş arayıp bulamayanların sonunda yarı zamanlı (part time) işlere razı olduklarını gösteriyor. 24 yaşında 2 çocuk babası olan ve inşaat sektöründeki işini kaybettikten sonra 7 ay iş bulamayan Lorenzo Henderson, en sonunda bir süpermarkette haftada üç gün çalışmaya başladı. Henderson yaşadıklarını anlatırken, "İşten çıkarıldığımda kısa bir süre sonra çalışmaya başlayacağımı düşünmüştüm, yedi ay geçti hâlâ iş bekliyorum" dedi. Ekim ayında ABD'de yarı zamanlı çalışanların sayısı 645 bin artarak 6.7 milyona yükseldi. Ekonomistler bu durumun resesyonun derinleşmesinin bir işareti olmasından korkuyor. İşsizler yemek bulma telaşında İşsiz kalanlar gıda bulmakta da zorlanıyor. ABD'li sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarına göre son 4 ayda gıda yardımı talebi yüzde 20 arttı. Wall Street Journal gazetesinin geçen hafta yayımladığı bir habere göre, San Fransisco Gıda Bankası'nın yöneticileri kendilerine ayrılan fonun artırılmasına rağmen, talep artışını karşılayamayacaklarını bildirdi. Perakende devi Wal-Mart geçen hafta gıda bankalarına ülke genelindeki mağazalarından gıda yardımı yapma ve nakit katkısını artırma teklifinde bulundu. Wells Fargo, Kraft Foods ve Newman's Own gibi şirketlerin de yardımlarını artırması bekleniyor. Gıda bankalarının oluşturduğu sistem son 20 yılda milyonlarca kişiye gıda yardımı yaptı. Geçen yıl her dokuz aileden biri gıda yardımı aldı. Gıda bankaları gıda üreticilerinin üretim fazlalarından elde ettiği büyük miktarda gıdayı depolayıp yeniden paketleyerek gıda dağıtım merkezlerine yolluyor. Ancak son yıllarda tüketicilerin taze yiyeceklere yönelmesi sonucunda konserve gıda üretiminin azalması, üreticilerin üretim ve dağıtımda verimliliği artırması ve hükümetin gıda programlarındaki azalma gıda bankalarının işini güçleştiriyor. Kredi kartı şirketleri koşulları sıkılaştırdı MarketWatch sitesinde önceki gün yayımlanan bir habere göre, kredi kartı dağıtan kuruluşlar artan kayıplar karşısında faiz oranlarını ve ücretleri artırırken, kart limitlerini de aşağıya çekti. Kredi kartı müşterilerinin ödeme dengesine bundan böyle daha çok dikkat edilecek. JP Morgan Chase ocaktan itibaren kredi kartı müşterilerinden 10 aylık ücret talep edecek. Asgari ödeme oranı da yüzde 2'den yüzde 5'e çıkarıldı. Citigroup'un 10 milyon müşterisi daha yüksek faiz ödeyecek. American Express de faiz oranını yükseltecek. Uzmanlar bu durumu "Bankalar bütçelerini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için müşterilerinin ödemelerini zamanında yapmasını istiyor" sözleriyle açıklıyor.
34599
yazarlar
Rekora koşan "İlk Seans NMSM"nin yaratıcısı Aşa: İnsanların yaşadığı bilinmeyen ya da dile getirilemeyen fobilerini işlemek çıkış noktamız oldu
Hikâyenin aslında doğuş amacı korku filmi yapmak ama şu ana kadar yapılmış benzer hikâyelerden uzaklaşarak farklı bir konsept ve tür yaratmaktı
Kime göre neye göre nasıl onurlu veya onursuz olunuyorsa listemde tam öyle işte! Aşağıdaki filmler kişisel seçkimdir ve herhangi bir kronoloji takip etmez… "Aşka düşmek" tanımını çok seviyorum… Aşkın tarifi, tanımı sıkça yapılıyor ama kuralsız bir şey aşk. Herkese, her an, her koşulda aşık olabiliriz "Kişisel olan politiktir" söylemine nefis bir örnek teşkil eden oyun, Müze Gazhane'ye katma değer sağlayan ve Şehir Tiyatrolarının yeni vizyonuna örnek teşkil eden zarif ve derinlikli bir çalışma!
41,896
# Rekora koşan "İlk Seans NMSM"nin yaratıcısı Aşa: İnsanların yaşadığı bilinmeyen ya da dile getirilemeyen fobilerini işlemek çıkış noktamız oldu ## Özet Hikâyenin aslında doğuş amacı korku filmi yapmak ama şu ana kadar yapılmış benzer hikâyelerden uzaklaşarak farklı bir konsept ve tür yaratmaktı ## İçerik Kime göre neye göre nasıl onurlu veya onursuz olunuyorsa listemde tam öyle işte! Aşağıdaki filmler kişisel seçkimdir ve herhangi bir kronoloji takip etmez… "Aşka düşmek" tanımını çok seviyorum… Aşkın tarifi, tanımı sıkça yapılıyor ama kuralsız bir şey aşk. Herkese, her an, her koşulda aşık olabiliriz "Kişisel olan politiktir" söylemine nefis bir örnek teşkil eden oyun, Müze Gazhane'ye katma değer sağlayan ve Şehir Tiyatrolarının yeni vizyonuna örnek teşkil eden zarif ve derinlikli bir çalışma!
812414
haber
"Terör ayrım gözetmiyor"
Ines Pohl: Christchurch'teki saldırı İslam düşmanı nefretin de ölümcül sonuçları olabileceğini sergiledi
**Ines PohlDW Genel Yayın Yönetmeni** Christchurch'teki terörün hedefinde, Tanrı'nın evinde dua eden insanlar vardı. İnsanlar kendilerini dini mabetlerde güvende hisseder, düşüncelerinde masumca gezinirler, savunmasız durumdalardır. Bu insanlar dünyanın en kolay kurbanlarıdır. Tanrı önünde tüm insanların eşit olduğu söylenir. Çaresizlik ve korku verici durumlar karşısında da aynısı geçerlidir. Her ikisi de insanların sırt sırta verip birbirlerini aynı olarak görmelerini sağlar. Terör saldırganı eylemini dikkatlice planladı ve bunu internet üzerinden nasıl yayabileceğini titizlikle tasarladı. Ancak saldırgan, bir şeyi gözden kaçırdı: Terör insanları bölmek ister ama pekala insanların sırt sırta vermelerini de sağlayabilir. Ateist olsun, Hristiyan olsun, Yahudi olsun ya da Müslüman olsun… Tehdit açısından bunun hiçbir önemi yok. Terör, farklı dinler, kültürel kimlikler ve milliyetler arasında ayrım gözetmiyor. Şu ya da bu kişinin doğum yerinin neresi olduğu ya da bir kişinin bir yerde ne süredir yaşadığı da hiçbir önem taşımıyor. Teselli verici olan şey, saldırının uluslararası toplum tarafından Paris, Brüksel, Londra, Madrid ve Berlin'deki gibi İslamcı niteliğe sahip saldırılarda olduğu gibi tek bir ağızdan kınanmış olması. Konu terör olduğunda, masum ve hiçbir şeyden haberi olmayan insanlar vahşice katledildiklerinde, bir çifte standart söz konusu olamaz! İslamofobi tehlikeli bir olgudur ve Batı'da yaşayan bizler bu olguya, aynı Müslümanlar arasında yer alan küçük ama şiddete eğilimli, aşırılık yanlısı ve tehlikeli gruba baktığımız gibi bakmak zorundayız.
334,582
# "Terör ayrım gözetmiyor" ## Özet Ines Pohl: Christchurch'teki saldırı İslam düşmanı nefretin de ölümcül sonuçları olabileceğini sergiledi ## İçerik **Ines PohlDW Genel Yayın Yönetmeni** Christchurch'teki terörün hedefinde, Tanrı'nın evinde dua eden insanlar vardı. İnsanlar kendilerini dini mabetlerde güvende hisseder, düşüncelerinde masumca gezinirler, savunmasız durumdalardır. Bu insanlar dünyanın en kolay kurbanlarıdır. Tanrı önünde tüm insanların eşit olduğu söylenir. Çaresizlik ve korku verici durumlar karşısında da aynısı geçerlidir. Her ikisi de insanların sırt sırta verip birbirlerini aynı olarak görmelerini sağlar. Terör saldırganı eylemini dikkatlice planladı ve bunu internet üzerinden nasıl yayabileceğini titizlikle tasarladı. Ancak saldırgan, bir şeyi gözden kaçırdı: Terör insanları bölmek ister ama pekala insanların sırt sırta vermelerini de sağlayabilir. Ateist olsun, Hristiyan olsun, Yahudi olsun ya da Müslüman olsun… Tehdit açısından bunun hiçbir önemi yok. Terör, farklı dinler, kültürel kimlikler ve milliyetler arasında ayrım gözetmiyor. Şu ya da bu kişinin doğum yerinin neresi olduğu ya da bir kişinin bir yerde ne süredir yaşadığı da hiçbir önem taşımıyor. Teselli verici olan şey, saldırının uluslararası toplum tarafından Paris, Brüksel, Londra, Madrid ve Berlin'deki gibi İslamcı niteliğe sahip saldırılarda olduğu gibi tek bir ağızdan kınanmış olması. Konu terör olduğunda, masum ve hiçbir şeyden haberi olmayan insanlar vahşice katledildiklerinde, bir çifte standart söz konusu olamaz! İslamofobi tehlikeli bir olgudur ve Batı'da yaşayan bizler bu olguya, aynı Müslümanlar arasında yer alan küçük ama şiddete eğilimli, aşırılık yanlısı ve tehlikeli gruba baktığımız gibi bakmak zorundayız.
934912
haber
Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan yüz yüze eğitim açıklaması: Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız
Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan yüz yüze eğitim açıklaması: Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yüz yüze eğitim süreciyle ilgili olarak "Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız." açıklamasını yaptı. Twitter'dan değerledirme yapan Selçuk, "Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız. Geçen hafta köy okullarımızı açtık, Pazartesi günü de İlkokullarımız ile 8 ve 12. sınıflarımızda yüz yüze eğitime başlıyoruz. Bu sevinci tüm evlatlarımızla yaşamak hepimizin ortak çabası olmalı" ifadelerini kullandı. 8. ve 12. sınıflarda 1 Mart'tan itibaren yüz yüze eğitime başlanması kararı alınmıştı. İlkokulda diğer sınıflar için seyreltilmiş eğitim süreci devam edecek.
164,549
# Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan yüz yüze eğitim açıklaması: Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız ## Özet Millî Eğitim Bakanı Selçuk'tan yüz yüze eğitim açıklaması: Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız ## İçerik Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yüz yüze eğitim süreciyle ilgili olarak "Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız." açıklamasını yaptı. Twitter'dan değerledirme yapan Selçuk, "Bizim için çok önemli iki haftanın ortasındayız. Geçen hafta köy okullarımızı açtık, Pazartesi günü de İlkokullarımız ile 8 ve 12. sınıflarımızda yüz yüze eğitime başlıyoruz. Bu sevinci tüm evlatlarımızla yaşamak hepimizin ortak çabası olmalı" ifadelerini kullandı. 8. ve 12. sınıflarda 1 Mart'tan itibaren yüz yüze eğitime başlanması kararı alınmıştı. İlkokulda diğer sınıflar için seyreltilmiş eğitim süreci devam edecek.
423718
haber
Dizileri bir oturuşta izlemek insanları zombiye dönüştürüyor
Dizileri bir oturuşta izleyen kişilerin tepki ve hafızalarını körelttiği belirtildi
22 Ağustos 2017 21:41 Dizileri sezon olarak veya çeşitli dizilerden bölümleri tek oturuşta izlemenin insanların uyku kalitesini önemli ölçüde bozduğu, bu kişileri tepkileri körelmiş ve uykusuzluk sıkıntısı çeken "zombilere" dönüştürdüğü belirtildi. Journal of Clinical Sleep Medicine dergisinde yayınlanan makaleye göre Belçika’nın Leuven Katolik Üniversitesi’nden Liese Exelmans, konuyla ilgili şöyle bir açıklama getirdi: "Tek oturuşta izlenebilen "Game of Thrones, The Walking Dead gibi diziler sürükleyici oluyor, sürekli dikkat istiyor ve insanları ekranlara tam anlamıyla bağlıyor. Dizileri bu şekilde izleyen kişilerin ekranda olup bitenlerden, uyumaya çalıştıkları zamana kadar olayları düşünmeye devam eder hale getirecek kadar etkilendiklerini düşünüyoruz." Ontrava'nın haberine göre, çeşitli ülkelerde yapılan anketler, dizilerin son yıllarda talk show ve diğer eğlence programlarını sollayarak en popüler televizyon programları haline geldiklerini gösterdi. Nielsen şirketinin istatistiği, en popüler dizilerin her gün on milyonlarca kişi tarafından seyredildiğini ortaya koydu. Araştırma için ankete katılanların yaklaşık 3’te biri, çok sayıda bölüm izledikten sonra birkaç gün ve hatta hafta boyunca uzun süre uyuyamadıklarını ifade etti. Bunun yanında öğrencilerin bunu bildikleri halde uyumayı planlasalar da kendilerini birkaç bölüm daha izlemekten alıkoyamadıkları anlaşıldı. Araştırmacılar, düşük kaliteli uykunun kişilerin davranışlarını da olumsuz etkilediğini, haftalar boyunca uykusuzluk sorununa yol açtığını, tepki ve hafızalarını körelttiğini, böylelikle dizi hastalarının etraflarında neler olup bittiğinin bilincine varmakta güçlük çeken bir çeşit zombiye dönüştüklerini tespit etti.
192,859
# Dizileri bir oturuşta izlemek insanları zombiye dönüştürüyor ## Özet Dizileri bir oturuşta izleyen kişilerin tepki ve hafızalarını körelttiği belirtildi ## İçerik 22 Ağustos 2017 21:41 Dizileri sezon olarak veya çeşitli dizilerden bölümleri tek oturuşta izlemenin insanların uyku kalitesini önemli ölçüde bozduğu, bu kişileri tepkileri körelmiş ve uykusuzluk sıkıntısı çeken "zombilere" dönüştürdüğü belirtildi. Journal of Clinical Sleep Medicine dergisinde yayınlanan makaleye göre Belçika’nın Leuven Katolik Üniversitesi’nden Liese Exelmans, konuyla ilgili şöyle bir açıklama getirdi: "Tek oturuşta izlenebilen "Game of Thrones, The Walking Dead gibi diziler sürükleyici oluyor, sürekli dikkat istiyor ve insanları ekranlara tam anlamıyla bağlıyor. Dizileri bu şekilde izleyen kişilerin ekranda olup bitenlerden, uyumaya çalıştıkları zamana kadar olayları düşünmeye devam eder hale getirecek kadar etkilendiklerini düşünüyoruz." Ontrava'nın haberine göre, çeşitli ülkelerde yapılan anketler, dizilerin son yıllarda talk show ve diğer eğlence programlarını sollayarak en popüler televizyon programları haline geldiklerini gösterdi. Nielsen şirketinin istatistiği, en popüler dizilerin her gün on milyonlarca kişi tarafından seyredildiğini ortaya koydu. Araştırma için ankete katılanların yaklaşık 3’te biri, çok sayıda bölüm izledikten sonra birkaç gün ve hatta hafta boyunca uzun süre uyuyamadıklarını ifade etti. Bunun yanında öğrencilerin bunu bildikleri halde uyumayı planlasalar da kendilerini birkaç bölüm daha izlemekten alıkoyamadıkları anlaşıldı. Araştırmacılar, düşük kaliteli uykunun kişilerin davranışlarını da olumsuz etkilediğini, haftalar boyunca uykusuzluk sorununa yol açtığını, tepki ve hafızalarını körelttiğini, böylelikle dizi hastalarının etraflarında neler olup bittiğinin bilincine varmakta güçlük çeken bir çeşit zombiye dönüştüklerini tespit etti.
49182
haber
Galatasaray transfere hızlı başladı
Beşiktaş maçının hazırlıklarını sürdüren Galatasaray'da yönetim bir yandan da transfer çalışmaları yürütüyor.
Yöneticiler, Atletico Madrid'in kalecisi Leo Franco ve Bursaspor'un başarılı orta saha oyuncusu Mustafa Sarp ile her konuda anlaşma sağladı. Turkcell Süper Lig'de aradığını bulamayan, UEFA Avrupa Ligi'ne katılmak için mücadelesini sürdüren Galatasaray transfere hızlı girdi. Sarı kırmızılı kulübün yöneticileri, önümüzdeki sezonun kadrosunu oluşturmak için işe önce kaleciden başladı. De Santcis'in kulübü Sevilla ile sorunları çözemeyince, Galatasaray yönetimi Atletico Madrid'de forma giyen ve sözleşmesi sezon sonunda bitecek Leo Franco ile her konuda anlaşma sağladı. 32 yaşındaki Arjantinli kaleci, sezon sonunda İstanbul'a gelip sözleşme imzalayacak. Galatasaray yönetiminin önümüzdeki sezon için imza attırdığı bir diğer futbolcu ise Bursasporlu Mustafa Sarp. Bu sezon sonunda sözleşmesi biten 28 yaşındaki Mustafa Sarp, defansif orta saha oyuncusu olarak görev yapıyor. Öte yandan Beşiktaş, derbisi hazırlıklarını sürdüren Galatasaray'da Servet Çetin'in yine forma giyemeyeceği bildirildi. Ayağındaki ağrıların geçmesine rağmen milli futbolcunun maç ve kondisyon eksiğinin bulunduğu açıklandı. Gençlerbirliği maçında sakatlanan Emre Güngör'ün tedavisine devam edilirken, bu futbolcunun Beşiktaş'a karşı oynaması bekleniyor.
19,176
# Galatasaray transfere hızlı başladı ## Özet Beşiktaş maçının hazırlıklarını sürdüren Galatasaray'da yönetim bir yandan da transfer çalışmaları yürütüyor. ## İçerik Yöneticiler, Atletico Madrid'in kalecisi Leo Franco ve Bursaspor'un başarılı orta saha oyuncusu Mustafa Sarp ile her konuda anlaşma sağladı. Turkcell Süper Lig'de aradığını bulamayan, UEFA Avrupa Ligi'ne katılmak için mücadelesini sürdüren Galatasaray transfere hızlı girdi. Sarı kırmızılı kulübün yöneticileri, önümüzdeki sezonun kadrosunu oluşturmak için işe önce kaleciden başladı. De Santcis'in kulübü Sevilla ile sorunları çözemeyince, Galatasaray yönetimi Atletico Madrid'de forma giyen ve sözleşmesi sezon sonunda bitecek Leo Franco ile her konuda anlaşma sağladı. 32 yaşındaki Arjantinli kaleci, sezon sonunda İstanbul'a gelip sözleşme imzalayacak. Galatasaray yönetiminin önümüzdeki sezon için imza attırdığı bir diğer futbolcu ise Bursasporlu Mustafa Sarp. Bu sezon sonunda sözleşmesi biten 28 yaşındaki Mustafa Sarp, defansif orta saha oyuncusu olarak görev yapıyor. Öte yandan Beşiktaş, derbisi hazırlıklarını sürdüren Galatasaray'da Servet Çetin'in yine forma giyemeyeceği bildirildi. Ayağındaki ağrıların geçmesine rağmen milli futbolcunun maç ve kondisyon eksiğinin bulunduğu açıklandı. Gençlerbirliği maçında sakatlanan Emre Güngör'ün tedavisine devam edilirken, bu futbolcunun Beşiktaş'a karşı oynaması bekleniyor.
37542
yazarlar
Katar’da Dünya Kupası: Kara bir leke
İçki yasakları, rüşvet, işçi ölümleri, insan hakları ihlalleriyle futboldan çok her şeyin konuşulduğu bir Dünya Kupası... Pek çok olumsuzlukları taşıyan Katar’daki turnuva, tam bir “kara leke”.
Sen "tasarruf tedbirleri" diye yola çık, projelere devam et, özel jetlere devam et, medyayı susturmak için racon kes!.. Geçen yıl Mahsa Amini ile İran'daki Kadın, Yaşam ve Özgürlük Hareketi'ne veriliyor. Mahse'nin ailesi ödül töreni için Strazburg'a davet ediliyor. İran Rejimi ailenin gitmesine izin vermiyor Bir vakıf ki, Dışişleri Bakanlığı yerine geçiyor, ayrıca "devlet içinde devlet kurma" niteliğinde. AKP iktidarı FETÖ’nün faaliyetlerini "paralel yapı kuruluyor" diye çok eleştiriyor. Şimdi kendisi paralel yapı kurma hazırlığına girişiyor
27,843
# Katar’da Dünya Kupası: Kara bir leke ## Özet İçki yasakları, rüşvet, işçi ölümleri, insan hakları ihlalleriyle futboldan çok her şeyin konuşulduğu bir Dünya Kupası... Pek çok olumsuzlukları taşıyan Katar’daki turnuva, tam bir “kara leke”. ## İçerik Sen "tasarruf tedbirleri" diye yola çık, projelere devam et, özel jetlere devam et, medyayı susturmak için racon kes!.. Geçen yıl Mahsa Amini ile İran'daki Kadın, Yaşam ve Özgürlük Hareketi'ne veriliyor. Mahse'nin ailesi ödül töreni için Strazburg'a davet ediliyor. İran Rejimi ailenin gitmesine izin vermiyor Bir vakıf ki, Dışişleri Bakanlığı yerine geçiyor, ayrıca "devlet içinde devlet kurma" niteliğinde. AKP iktidarı FETÖ’nün faaliyetlerini "paralel yapı kuruluyor" diye çok eleştiriyor. Şimdi kendisi paralel yapı kurma hazırlığına girişiyor
207072
haber
Türkmen: Siz de yanlışlıkla Suriye'nin uçağını düşürebilirsiniz
Taha Akyol, Eski Dışişleri Bakanı Türkmen'e süreçte özür ve tazminattan öte farklı bir durumun oluşup oluşmayacağını sordu
25 Haziran 2012 17:00 Taha Akyol, Suriye'nin Türk jetini düşürmesinin ardından eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen ile kriz sürecini değerlendirdi. Hiçbir devletin böyle bir durumu kabul edemeyeceğini dile getiren Türkmen, ''Özür ve tazminat dışında, siz de yanlışlıkla Suriye'nin uçağını düşürebilirsiniz'' dedi. Taha Akyol'un Hürriyet gazetesinde, "Orada işimiz ne?" başlığıyla yayımlanan ( 25 Haziran 2012) yazısı şöyle: Orada işimiz ne? Zihinlerdeki sorulardan biri, orada ne işimiz var? Orada yani İskenderun Körfezi’nden aşağıya doğru Doğu Akdeniz’de... Dışişleri Bakanı Davutoğlu, düşürülen uçağımızın "Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de dikkate alarak radar sistemimizi test için eğitim uçuşu" yaptığını söyledi. Uçağımız Kıbrıs’ın sivri tarafı, Zafer Burnu’nun güneyine kadar uçup dönerken, uluslararası hava sahasında vuruldu. Uçağın bu seyri, CNN Türk’ün radar kayıtlarına göre çizdiği yukarıdaki haritada görülüyor. Oralarda ne işimiz var, denilebilir mi? Doğu Akdeniz Evvela Türkiye’nin petrol terminali olan Ceyhan için İskenderun Körfezi ve Doğu Akdeniz son derece önemli bir güvenlik sahasıdır. Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Teğmen Hasan Aksoy’un yönetimindeki uçak özel bir kasıtla kalkmamıştır. Bu uçuşlar eskiden beri yapılmaktadır ve yöreyle ilgili hava savunma sistemlerimizi kontrol eden radarlar bu uçuşlarla test edilmektedir. Bütün Doğu Akdeniz açısından, Davutoğlu’nun Deniz Kuvvetleri’nin görevleri itibariyle söylediği şu sözü de hatırlamakta yarar var: "Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak, Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır." (Hürriyet Planet, 4 Eylül 2011) Sismik araştırma gemisi de göndermemiş miydik? Radar kayıtları Türk radar kayıtlarına göre, uçağımız saat 11.40’ta, dönüş sırasında bilmeyerek Suriye hava sahasına girmiş ve Ankara’daki merkez kumandanın uyarısıyla üç dakika içinde çıkarak uluslararası hava sahasına geçmiş, saat 11.58’de, Suriye sahillerinin 13 mil açığında vurularak 8 mil açığına düşmüştür. Alttaki haritada bu görülüyor. Aksini iddia edenler, mesela Suriye ya da Suriye’nin iddiasını desteklerse Rusya, kendi radar kayıtlarını ortaya koymalı. Özellikle Rusya, Türkiye’nin dostu bir ülkedir. Suriye’nin Tartus limanında Rusya’nın üssü vardır, Rus radarlarının kaydetmemiş olması mümkün mü? Suriye özür dileyecek Suriye’nin uçak düşürmesinin savunulabilir tarafı yoktur. Özür dilemek ve tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Uluslararası hukukta yazılan budur. Ama siyasi olarak olay bitmeyecektir. Özür ve tazminat, bu saldırının asgari yaptırımıdır. Bunun ötesi vardır, hiçbir devlet böyle bir şeyi cezasız bırakmaz! Ne yapar mesela? Tabii zamana, cezalandırma için ortaya çıkacak fırsata ve planlamaya bağlı... Eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, "Siz de yanlışlıkla bir Suriye uçağını düşürürsünüz" dedi mesela... Ya da başka bir şey, şimdiden kestirilemez. Suriye niye bunu yaptı? Tabii insanın aklına geliyor, Suriye de bir uçağımızın birkaç dakikalık sınır ihlalini "fırsat" sayarak Türkiye’yi cezalandırmak mı istedi? Yanlışlıkla vurmadıysa amacı başka ne olabilir? Beşar Esad da bilmektedir ki, Türkiye bir uçağı düşürüldü diye savaşa girecek bir kabile devleti değildir. Esad, savaş tehlikesi olmadan Türk uçağını düşürerek kendi halkına, Türkiye’ye ve herkese güçlülük mesajı vermek istemiş olabilir. Sonra da sürecin gidişatına göre özür ve tazminatla olayı kapatmayı planlamış olması mümkündür. Yanlışlıkla değil kasten vurduğuna göre, bunun başka bir sebebi olabilir mi? Türkiye’nin siyasi tepkisi bundan sonra benzer teşebbüsleri caydıracak sertlikte olmalıdır elbette. Uluslararası toplum da kendi aklının katili olan Suriye rejimini benzer maceralardan caydıracak bir tepki göstermelidir.
207,437
# Türkmen: Siz de yanlışlıkla Suriye'nin uçağını düşürebilirsiniz ## Özet Taha Akyol, Eski Dışişleri Bakanı Türkmen'e süreçte özür ve tazminattan öte farklı bir durumun oluşup oluşmayacağını sordu ## İçerik 25 Haziran 2012 17:00 Taha Akyol, Suriye'nin Türk jetini düşürmesinin ardından eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen ile kriz sürecini değerlendirdi. Hiçbir devletin böyle bir durumu kabul edemeyeceğini dile getiren Türkmen, ''Özür ve tazminat dışında, siz de yanlışlıkla Suriye'nin uçağını düşürebilirsiniz'' dedi. Taha Akyol'un Hürriyet gazetesinde, "Orada işimiz ne?" başlığıyla yayımlanan ( 25 Haziran 2012) yazısı şöyle: Orada işimiz ne? Zihinlerdeki sorulardan biri, orada ne işimiz var? Orada yani İskenderun Körfezi’nden aşağıya doğru Doğu Akdeniz’de... Dışişleri Bakanı Davutoğlu, düşürülen uçağımızın "Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de dikkate alarak radar sistemimizi test için eğitim uçuşu" yaptığını söyledi. Uçağımız Kıbrıs’ın sivri tarafı, Zafer Burnu’nun güneyine kadar uçup dönerken, uluslararası hava sahasında vuruldu. Uçağın bu seyri, CNN Türk’ün radar kayıtlarına göre çizdiği yukarıdaki haritada görülüyor. Oralarda ne işimiz var, denilebilir mi? Doğu Akdeniz Evvela Türkiye’nin petrol terminali olan Ceyhan için İskenderun Körfezi ve Doğu Akdeniz son derece önemli bir güvenlik sahasıdır. Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Teğmen Hasan Aksoy’un yönetimindeki uçak özel bir kasıtla kalkmamıştır. Bu uçuşlar eskiden beri yapılmaktadır ve yöreyle ilgili hava savunma sistemlerimizi kontrol eden radarlar bu uçuşlarla test edilmektedir. Bütün Doğu Akdeniz açısından, Davutoğlu’nun Deniz Kuvvetleri’nin görevleri itibariyle söylediği şu sözü de hatırlamakta yarar var: "Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak, Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır." (Hürriyet Planet, 4 Eylül 2011) Sismik araştırma gemisi de göndermemiş miydik? Radar kayıtları Türk radar kayıtlarına göre, uçağımız saat 11.40’ta, dönüş sırasında bilmeyerek Suriye hava sahasına girmiş ve Ankara’daki merkez kumandanın uyarısıyla üç dakika içinde çıkarak uluslararası hava sahasına geçmiş, saat 11.58’de, Suriye sahillerinin 13 mil açığında vurularak 8 mil açığına düşmüştür. Alttaki haritada bu görülüyor. Aksini iddia edenler, mesela Suriye ya da Suriye’nin iddiasını desteklerse Rusya, kendi radar kayıtlarını ortaya koymalı. Özellikle Rusya, Türkiye’nin dostu bir ülkedir. Suriye’nin Tartus limanında Rusya’nın üssü vardır, Rus radarlarının kaydetmemiş olması mümkün mü? Suriye özür dileyecek Suriye’nin uçak düşürmesinin savunulabilir tarafı yoktur. Özür dilemek ve tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Uluslararası hukukta yazılan budur. Ama siyasi olarak olay bitmeyecektir. Özür ve tazminat, bu saldırının asgari yaptırımıdır. Bunun ötesi vardır, hiçbir devlet böyle bir şeyi cezasız bırakmaz! Ne yapar mesela? Tabii zamana, cezalandırma için ortaya çıkacak fırsata ve planlamaya bağlı... Eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, "Siz de yanlışlıkla bir Suriye uçağını düşürürsünüz" dedi mesela... Ya da başka bir şey, şimdiden kestirilemez. Suriye niye bunu yaptı? Tabii insanın aklına geliyor, Suriye de bir uçağımızın birkaç dakikalık sınır ihlalini "fırsat" sayarak Türkiye’yi cezalandırmak mı istedi? Yanlışlıkla vurmadıysa amacı başka ne olabilir? Beşar Esad da bilmektedir ki, Türkiye bir uçağı düşürüldü diye savaşa girecek bir kabile devleti değildir. Esad, savaş tehlikesi olmadan Türk uçağını düşürerek kendi halkına, Türkiye’ye ve herkese güçlülük mesajı vermek istemiş olabilir. Sonra da sürecin gidişatına göre özür ve tazminatla olayı kapatmayı planlamış olması mümkündür. Yanlışlıkla değil kasten vurduğuna göre, bunun başka bir sebebi olabilir mi? Türkiye’nin siyasi tepkisi bundan sonra benzer teşebbüsleri caydıracak sertlikte olmalıdır elbette. Uluslararası toplum da kendi aklının katili olan Suriye rejimini benzer maceralardan caydıracak bir tepki göstermelidir.
762306
haber
İYİ PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI'NDAN DOĞU TÜRKİSTANLILAR'A DESTEK EYLEMİ
Haber-Kamera: Murat SOLAK - Melih OKUMUŞ/ İSTANBUL,(DHA) İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı, Çin'in Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Uygur Türkleri'ne yaptığı baskıları protesto etmek için Saraçhane parkında toplandı
İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı, Çin'in Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Uygur Türkleri'ne yaptığı baskıları protesto etmek için Saraçhane parkında toplandı 02 Aralık 2018 19:42 . İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı ve Yeniden Aydınlanma Derneği üyesi yaklaşık 500 kişi, Çin hükümetinin, Uygur Türkleri'nden oluşan eğitim kamplarına yönelik zulüm ve baskılarını protesto etmek için Fatih Saraçhane parkında toplandı. Eyleme İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ve parti üyeleri katılırken, Yeniden Aydınlanma Derneği üyeleri de destek verdi. Grup, Türkiye ve Doğu Türkistan bayrakları açarak İstiklâl Marşı okudu. Basın açıklaması yapan İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, "Birleşmiş Milletler ırk ayrımcılığının kaldırılması komisyonundan 30 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanan rapora göre 1 milyona yakın Uygur Türk'ü, terörizmle mücadele gerekçesiyle zorla kamplarda tutulmaktadır. Bu uygulama ve baskıların gündeme getirilmesi asla Çin'in iç işlerine karışmak olarak değerlendirilmemeli, milyonlarca Müslüman Türk'ün tüm dünyanın gözü önünde asimilasyona uğramasına izin verilmemelidir. Ne yazık ki Çin hükümetine Türklere yapılan insanlık dışı uygulamaları soran ülkeler içerisinde maalesef Türkiye yoktur. Göstermelik bazı tepkiler dışında Türk dış politikasında Doğu Türkistan'ın adı bile telaffuz edilmemektedir. Sanki yok sayılıyor. Sanki zulüm olmuyormuş gibi gözler kulaklar kapatılıyor" dedi. "BU TEPKİSİZLİK, BU SESSİZLİK NEDENDİR?" Kavuncu, "Doğu Türkistan'da milyonlarca Türk kamplara alınıyor, ağır koşullarda asimilasyona tabi tutuluyor. Seslerini maalesef duyan yok. Bizler soydaşlarımızın yaşadığı zulmü anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Ve biz o kapalı gözleri kulakları açmak için çabalıyoruz. Doğu Türkistan uzak geliyor kimilerine. Halbuki soydaşın olduğu her yer yakındır bize. Sevinci sevincimiz, derdi derdimizdir. Bu tepkisizlik, bu sessizlik nedendir? Çin'e verilmiş bir sözünüz mü vardır? Yoksa soydaşlarımızdan bir haber misiniz? Suriye için, Arakan için akıttığınız gözyaşlarınız dökülürken sızlayan vicdanlarınız Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızı neden görmüyor? Artık kayıtsız kalmayın. Türk Devletinin büyüklüğüne yakışır bir duruş sergilemeyi en azından deneyin" ifadelerini kullandı. "DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ TÜRKİYE'NİN NAMUS MESELESİDİR" Doğu Türkistanlılar adına konuşan Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk ise, "Doğu Türkistanlılar, Türkiye'den hakkaniyetli ve adaletli bir ses bekliyor. Bugün eleştirdiğimiz, beğenmediğimiz batı, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Çin'in Doğu Türkistan'daki soykırımından dolayı kınarken biz suskun kalmakla acaba hangi milletin, hangi ümmetin lideri olabileceğiz arkadaşlar? Bizi üzen düşmanın, katil Çinli'nin zulmü değil, dostlarımızın suskunluğu. Elbette bugünlerde geçecek, elbette Doğu Türkistan bir gün bağımsızlığına kavuşacak ama biz o bağımsızlığa kavuştuğumuzda Çin'in bize yapmış olduğu zulüm değil, dostlarımızın suskunluğu hafızalarımızda kalacaktır. Bugün Türk Devleti Doğu Türkistan meselesinden Amerika'yı bahane ederek sorumluluğundan asla kaçamaz ve kurtulamaz. Çünkü Doğu Türkistan meselesi Türkiye'nin namus meselesidir. Nasıl Filistin bizim namusumuzdur diyorsak Doğu Türkistan bizim iki kere namusumuz. Hem Müslümanız, hem Türk'üz. Yani soydaşız ve akrabayız. Burada sayın siyasilerimize ve liderlerimize arz etmek istiyorum" dedi. Görüntü dökümü: ------------------------- -Toplanan gruptan görüntü -İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun basın açıklaması -Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk'ün basın açıklaması -Genel ve detaylar
47,295
# İYİ PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI'NDAN DOĞU TÜRKİSTANLILAR'A DESTEK EYLEMİ ## Özet Haber-Kamera: Murat SOLAK - Melih OKUMUŞ/ İSTANBUL,(DHA) İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı, Çin'in Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Uygur Türkleri'ne yaptığı baskıları protesto etmek için Saraçhane parkında toplandı ## İçerik İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı, Çin'in Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Uygur Türkleri'ne yaptığı baskıları protesto etmek için Saraçhane parkında toplandı 02 Aralık 2018 19:42 . İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı ve Yeniden Aydınlanma Derneği üyesi yaklaşık 500 kişi, Çin hükümetinin, Uygur Türkleri'nden oluşan eğitim kamplarına yönelik zulüm ve baskılarını protesto etmek için Fatih Saraçhane parkında toplandı. Eyleme İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ve parti üyeleri katılırken, Yeniden Aydınlanma Derneği üyeleri de destek verdi. Grup, Türkiye ve Doğu Türkistan bayrakları açarak İstiklâl Marşı okudu. Basın açıklaması yapan İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, "Birleşmiş Milletler ırk ayrımcılığının kaldırılması komisyonundan 30 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanan rapora göre 1 milyona yakın Uygur Türk'ü, terörizmle mücadele gerekçesiyle zorla kamplarda tutulmaktadır. Bu uygulama ve baskıların gündeme getirilmesi asla Çin'in iç işlerine karışmak olarak değerlendirilmemeli, milyonlarca Müslüman Türk'ün tüm dünyanın gözü önünde asimilasyona uğramasına izin verilmemelidir. Ne yazık ki Çin hükümetine Türklere yapılan insanlık dışı uygulamaları soran ülkeler içerisinde maalesef Türkiye yoktur. Göstermelik bazı tepkiler dışında Türk dış politikasında Doğu Türkistan'ın adı bile telaffuz edilmemektedir. Sanki yok sayılıyor. Sanki zulüm olmuyormuş gibi gözler kulaklar kapatılıyor" dedi. "BU TEPKİSİZLİK, BU SESSİZLİK NEDENDİR?" Kavuncu, "Doğu Türkistan'da milyonlarca Türk kamplara alınıyor, ağır koşullarda asimilasyona tabi tutuluyor. Seslerini maalesef duyan yok. Bizler soydaşlarımızın yaşadığı zulmü anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Ve biz o kapalı gözleri kulakları açmak için çabalıyoruz. Doğu Türkistan uzak geliyor kimilerine. Halbuki soydaşın olduğu her yer yakındır bize. Sevinci sevincimiz, derdi derdimizdir. Bu tepkisizlik, bu sessizlik nedendir? Çin'e verilmiş bir sözünüz mü vardır? Yoksa soydaşlarımızdan bir haber misiniz? Suriye için, Arakan için akıttığınız gözyaşlarınız dökülürken sızlayan vicdanlarınız Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızı neden görmüyor? Artık kayıtsız kalmayın. Türk Devletinin büyüklüğüne yakışır bir duruş sergilemeyi en azından deneyin" ifadelerini kullandı. "DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ TÜRKİYE'NİN NAMUS MESELESİDİR" Doğu Türkistanlılar adına konuşan Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk ise, "Doğu Türkistanlılar, Türkiye'den hakkaniyetli ve adaletli bir ses bekliyor. Bugün eleştirdiğimiz, beğenmediğimiz batı, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Çin'in Doğu Türkistan'daki soykırımından dolayı kınarken biz suskun kalmakla acaba hangi milletin, hangi ümmetin lideri olabileceğiz arkadaşlar? Bizi üzen düşmanın, katil Çinli'nin zulmü değil, dostlarımızın suskunluğu. Elbette bugünlerde geçecek, elbette Doğu Türkistan bir gün bağımsızlığına kavuşacak ama biz o bağımsızlığa kavuştuğumuzda Çin'in bize yapmış olduğu zulüm değil, dostlarımızın suskunluğu hafızalarımızda kalacaktır. Bugün Türk Devleti Doğu Türkistan meselesinden Amerika'yı bahane ederek sorumluluğundan asla kaçamaz ve kurtulamaz. Çünkü Doğu Türkistan meselesi Türkiye'nin namus meselesidir. Nasıl Filistin bizim namusumuzdur diyorsak Doğu Türkistan bizim iki kere namusumuz. Hem Müslümanız, hem Türk'üz. Yani soydaşız ve akrabayız. Burada sayın siyasilerimize ve liderlerimize arz etmek istiyorum" dedi. Görüntü dökümü: ------------------------- -Toplanan gruptan görüntü -İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun basın açıklaması -Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk'ün basın açıklaması -Genel ve detaylar
834767
haber
Bir yangın haberi de Eskişehir'den: Saatlerdir devam ediyor
null
13 Ağustos 2019 21:10 Türkiye'nin dört bir yanından gelen orman yangını haberlerine bir yenisi de Eskişehir'den eklendi. Eskişehir'in Seyitgazi ilçesindeki ormanlık alanda çıkan yangını söndürme çalışmaları gece boyunca sürdü. Edinilen bilgilere göre, Yapıldak Mahallesi'ndeki İni Dağı'nda henüz bilinmeyen bir nedenle ormanda yangın çıktı.5 hektarlık alanda etkili olan yangını söndürme çalışmalarında 2 helikopter, 10 arazör, 4 iş makinesi ve 100 işçi görev yaparken, yangında yüzlerce ağaç kül oldu. Söndürme çalışmaları aralıksız sürüyor. 150 kişi kazma küreklerle yangın söndürme çalışmalarına katıldı Havanın kararmasıyla helikopterler alandan ayrılırken, alevler rüzgârın etkisiyle geniş alana yayılarak büyüdü. Orman yangınına yakın mesafede olan Kırka Mahallesi'nde gençler geleneksel şenliklerde eğlendikleri sırada yangının büyüdüğü haberi geldi. Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe, gençlere orman yangını olduğunu söyleyerek söndürme çalışmalarına katılmalarını istedi. Kırka Mahallesi'nde eğlenmeyi bırakan yaklaşık 150 kişi ellerine aldıkları kazma ve küreklerle yangın söndürme çalışmalarına katıldı. Yapıldak Mahallesi'nde de yangının büyüdüğü camiden hoparlörle anons edildi. Bunu duyanlar yine ellerine aldıkları kazma ve küreklerle araçlara binerek yangın söndürme çalışmalarına katılmak üzere İnli dağı yamaçlarına gitti. 8 kişi dumandan etkilendi Yaklaşık 35 hektarlık alanda etkili olan orman yangını farklı tepelerde devam ediyor. Yangın söndürme çalışmalarına katılan 8 kişi yoğun dumandan etkilenirken, kolundan hafif şekilde yaralanan 1 kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Çalışmalar sürdürülüyor.
295,893
# Bir yangın haberi de Eskişehir'den: Saatlerdir devam ediyor 13 Ağustos 2019 21:10 Türkiye'nin dört bir yanından gelen orman yangını haberlerine bir yenisi de Eskişehir'den eklendi. Eskişehir'in Seyitgazi ilçesindeki ormanlık alanda çıkan yangını söndürme çalışmaları gece boyunca sürdü. Edinilen bilgilere göre, Yapıldak Mahallesi'ndeki İni Dağı'nda henüz bilinmeyen bir nedenle ormanda yangın çıktı.5 hektarlık alanda etkili olan yangını söndürme çalışmalarında 2 helikopter, 10 arazör, 4 iş makinesi ve 100 işçi görev yaparken, yangında yüzlerce ağaç kül oldu. Söndürme çalışmaları aralıksız sürüyor. 150 kişi kazma küreklerle yangın söndürme çalışmalarına katıldı Havanın kararmasıyla helikopterler alandan ayrılırken, alevler rüzgârın etkisiyle geniş alana yayılarak büyüdü. Orman yangınına yakın mesafede olan Kırka Mahallesi'nde gençler geleneksel şenliklerde eğlendikleri sırada yangının büyüdüğü haberi geldi. Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe, gençlere orman yangını olduğunu söyleyerek söndürme çalışmalarına katılmalarını istedi. Kırka Mahallesi'nde eğlenmeyi bırakan yaklaşık 150 kişi ellerine aldıkları kazma ve küreklerle yangın söndürme çalışmalarına katıldı. Yapıldak Mahallesi'nde de yangının büyüdüğü camiden hoparlörle anons edildi. Bunu duyanlar yine ellerine aldıkları kazma ve küreklerle araçlara binerek yangın söndürme çalışmalarına katılmak üzere İnli dağı yamaçlarına gitti. 8 kişi dumandan etkilendi Yaklaşık 35 hektarlık alanda etkili olan orman yangını farklı tepelerde devam ediyor. Yangın söndürme çalışmalarına katılan 8 kişi yoğun dumandan etkilenirken, kolundan hafif şekilde yaralanan 1 kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Çalışmalar sürdürülüyor.
651123
haber
Tabancayla yaralanan eli, 2 ameliyatla kurtarıldı
Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da 4 ay önce karıştığı bir kavgada tabancayla sol elinden vurulan üniversite öğrencisi Tunakan Dinçer (24), geçirdiği iki ameliyat sonrası yüzde 90 oranında elini kullanabiliyor
14 Haziran 2018 13:07 . Dinçer'in en büyük hayali ise yeniden at bineceği günlere dönebilmek. Yaklaşık 4 ay önce karıştığı bir kavgada tabancayla sol elinden yaralanan Akdeniz Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Tunakan Dinçer, geçirdiği iki ameliyatın ardından sağlığına kavuştu. Yaralandıktan sonra ilk ameliyatı farklı bir hastanede, ikinci ameliyatı Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan Dinçer, 4 ay sonra elini kullanabilmenin mutluluğunu yaşıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nden El Cerrahı Op. Dr. Mehmet Ali Uysal tarafından ameliyat edilen Tunakan Dinçer, bugünlerde at bineceği günlerin hayalini kuruyor. Tunakan Dinçer, basit bir tartışmanın karşı tarafın tabancasını çekmesiyle silahlı kavgaya dönüştüğünü belirterek, "Yaralandığımda elimde çok sayıda kırık vardı. Neredeyse tüm tendonlarım hasarlıydı. Sol el bileğinin üstünden yaralanmıştım. İlk ameliyatımı farklı bir hastanede oldum ama sonuç alamadım. İkinci ameliyatımı Mehmet Ali hoca yaptı. Kendisine çok teşekkür ediyorum. İlk ameliyatımdan sonra elimi hareket dahi ettiremiyor, parmaklarımı kullanamıyordum. Şimdi ise elimi yüzde 90 oranında kullanabiliyorum" dedi. Günlük hayatını devam ettirebildiğini, araç kullanmak dahil pek çok şeyi yapabildiğini vurgulayan Dinçer, "Ancak tek hayalim at binebileceğim günlere dönmek. Ben at binmeyi çok seviyorum ve 3 yıldır at biniyorum. Ama bu durumda elim henüz at binmek için tam iyileşmedi. Şimdi o günlerin hayalini kuruyorum" dedi. 'YARASINI AÇTIĞIMIZDA ÇOK BÜYÜK HASARLA KARŞILAŞTIK' Ameliyatı gerçekleştiren Op.Dr. Mehmet Ali Uysal, Tunakan Dinçer'in kendisine başvurduğunda ateşli silah yaralanması nedeniyle başka bir merkezde opere olduğunu hatırlatarak, "Ameliyat sonrası birinci ayda bize başvurdu. Geniş bir doku defekti ve kirişlerinde yaralanma mevcuttu" dedi. Ameliyatta hastanın yarasını açtığında çok büyük hasarlanma gördüğünü belirten Op.Dr. Uysal, "Hastanın kendi dokularını alarak kirişlerini onardık. Yine kendi dokusunu dolaşım ile beraber alarak el yüzeyinin arka tarafına taşıdık. Şimdi tama yakın fonksiyonel sonuç elde ettik. Şu anda günlük aktivitelerini yapabilir, günlük hayatına dönebilir" diye konuştu. FOTOĞRAFLI
190,016
# Tabancayla yaralanan eli, 2 ameliyatla kurtarıldı ## Özet Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da 4 ay önce karıştığı bir kavgada tabancayla sol elinden vurulan üniversite öğrencisi Tunakan Dinçer (24), geçirdiği iki ameliyat sonrası yüzde 90 oranında elini kullanabiliyor ## İçerik 14 Haziran 2018 13:07 . Dinçer'in en büyük hayali ise yeniden at bineceği günlere dönebilmek. Yaklaşık 4 ay önce karıştığı bir kavgada tabancayla sol elinden yaralanan Akdeniz Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Tunakan Dinçer, geçirdiği iki ameliyatın ardından sağlığına kavuştu. Yaralandıktan sonra ilk ameliyatı farklı bir hastanede, ikinci ameliyatı Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan Dinçer, 4 ay sonra elini kullanabilmenin mutluluğunu yaşıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nden El Cerrahı Op. Dr. Mehmet Ali Uysal tarafından ameliyat edilen Tunakan Dinçer, bugünlerde at bineceği günlerin hayalini kuruyor. Tunakan Dinçer, basit bir tartışmanın karşı tarafın tabancasını çekmesiyle silahlı kavgaya dönüştüğünü belirterek, "Yaralandığımda elimde çok sayıda kırık vardı. Neredeyse tüm tendonlarım hasarlıydı. Sol el bileğinin üstünden yaralanmıştım. İlk ameliyatımı farklı bir hastanede oldum ama sonuç alamadım. İkinci ameliyatımı Mehmet Ali hoca yaptı. Kendisine çok teşekkür ediyorum. İlk ameliyatımdan sonra elimi hareket dahi ettiremiyor, parmaklarımı kullanamıyordum. Şimdi ise elimi yüzde 90 oranında kullanabiliyorum" dedi. Günlük hayatını devam ettirebildiğini, araç kullanmak dahil pek çok şeyi yapabildiğini vurgulayan Dinçer, "Ancak tek hayalim at binebileceğim günlere dönmek. Ben at binmeyi çok seviyorum ve 3 yıldır at biniyorum. Ama bu durumda elim henüz at binmek için tam iyileşmedi. Şimdi o günlerin hayalini kuruyorum" dedi. 'YARASINI AÇTIĞIMIZDA ÇOK BÜYÜK HASARLA KARŞILAŞTIK' Ameliyatı gerçekleştiren Op.Dr. Mehmet Ali Uysal, Tunakan Dinçer'in kendisine başvurduğunda ateşli silah yaralanması nedeniyle başka bir merkezde opere olduğunu hatırlatarak, "Ameliyat sonrası birinci ayda bize başvurdu. Geniş bir doku defekti ve kirişlerinde yaralanma mevcuttu" dedi. Ameliyatta hastanın yarasını açtığında çok büyük hasarlanma gördüğünü belirten Op.Dr. Uysal, "Hastanın kendi dokularını alarak kirişlerini onardık. Yine kendi dokusunu dolaşım ile beraber alarak el yüzeyinin arka tarafına taşıdık. Şimdi tama yakın fonksiyonel sonuç elde ettik. Şu anda günlük aktivitelerini yapabilir, günlük hayatına dönebilir" diye konuştu. FOTOĞRAFLI
452246
haber
Alperen Ocakları, Kerkük'e gidiyor
Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, 200 kişinin Kerkük'e gideceğini açıkladı
Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, "Kerkük'teki soydaşlarımızı, akrabalarımızı yalnız bırakmayacağız. Gönüllü 200 kişiden oluşan öncü birliğimiz ile 5 Ekim'den sonra canımızla, malımızla kardeşlerimizle birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz" açıklaması yaptı. Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, İstanbul'da basın toplantısı düzenledi. Yapılan gayrimeşru referandumun uluslararası anlaşmalara ve Irak anayasasına aykırı olduğunu ifade eden Mican, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlerin bu duruma net tavır gösteremediğini söyledi. Kürşat Mican, "Kurulmak istenen bu ikinci Siyonist devletin amaçları açık bir şekilde çizmiş oldukları sözde haritadan bellidir. Bu hem ülkemiz için hem de Türkmeneli için büyük bir tehdittir ve bu coğrafya bizim bin yıllık ata toprağımızdır. Şu an oradaki soydaşlarımız , akrabalarımız vahşice planlanmış büyük bir soykırım ve katliamlara karşı karşıyadır .Türkmen kardeşlerimizin hiçbir şeklide can ve mal güvenlikleri yoktur" dedi. "Kerkük'e gideceğiz" Mican "Biz Alperenler olarak soydaşlık ve akrabalık görevimizi yerine getirmek ve fiilen kardeşlerimizin yanında olmak için gönüllü 200 kişiden oluşan öncü birliğimiz ile 5 Ekim'den sonra Kerkük'e gideceğiz. Canımızla, malımızla kardeşlerimizle birlikte mücadelemizi sürdürecek, Barzani'ye Türkün gücünü göstereceğiz inşallah" diye konuştu. Bahçeli "5000 gönüllü bekliyor" demişti MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, IKBY'de gerçekleştirilen bağımsızlık referandumu ile ilgili yaptığı değerlendirmede, IKBY sınırları içinde kalan Kerkük'teki Türkmen varlığına atıfta bulunarak "Barzani ateşle oynamayı göze almışsa, yanmayı da göze almıştır. 5 bin gönüllü ülkücü bekliyor" ifadelerini kullanmıştı.
86,226
# Alperen Ocakları, Kerkük'e gidiyor ## Özet Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, 200 kişinin Kerkük'e gideceğini açıkladı ## İçerik Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, "Kerkük'teki soydaşlarımızı, akrabalarımızı yalnız bırakmayacağız. Gönüllü 200 kişiden oluşan öncü birliğimiz ile 5 Ekim'den sonra canımızla, malımızla kardeşlerimizle birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz" açıklaması yaptı. Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, İstanbul'da basın toplantısı düzenledi. Yapılan gayrimeşru referandumun uluslararası anlaşmalara ve Irak anayasasına aykırı olduğunu ifade eden Mican, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlerin bu duruma net tavır gösteremediğini söyledi. Kürşat Mican, "Kurulmak istenen bu ikinci Siyonist devletin amaçları açık bir şekilde çizmiş oldukları sözde haritadan bellidir. Bu hem ülkemiz için hem de Türkmeneli için büyük bir tehdittir ve bu coğrafya bizim bin yıllık ata toprağımızdır. Şu an oradaki soydaşlarımız , akrabalarımız vahşice planlanmış büyük bir soykırım ve katliamlara karşı karşıyadır .Türkmen kardeşlerimizin hiçbir şeklide can ve mal güvenlikleri yoktur" dedi. "Kerkük'e gideceğiz" Mican "Biz Alperenler olarak soydaşlık ve akrabalık görevimizi yerine getirmek ve fiilen kardeşlerimizin yanında olmak için gönüllü 200 kişiden oluşan öncü birliğimiz ile 5 Ekim'den sonra Kerkük'e gideceğiz. Canımızla, malımızla kardeşlerimizle birlikte mücadelemizi sürdürecek, Barzani'ye Türkün gücünü göstereceğiz inşallah" diye konuştu. Bahçeli "5000 gönüllü bekliyor" demişti MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, IKBY'de gerçekleştirilen bağımsızlık referandumu ile ilgili yaptığı değerlendirmede, IKBY sınırları içinde kalan Kerkük'teki Türkmen varlığına atıfta bulunarak "Barzani ateşle oynamayı göze almışsa, yanmayı da göze almıştır. 5 bin gönüllü ülkücü bekliyor" ifadelerini kullanmıştı.
386075
haber
AB'den Kardak açıklaması
AB Komisyonu Genelkurmay Başkanı Akar'ın Kardak Kayalıklarına gitmesine ilişkin açıklama yaptı
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Kardak Kayalıklarına gitmesine ilişkin açıklama yapan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başsözcüsü Margaritis Schinas, iyi komşuluk ilişkilerinin AB'ye katılım için önemli bir kriter olduğunu söyledi. AB Komisyonu'nun günlük basın toplantısında gündeme gelen konu hakkında konuşan Komisyon sözcüsü Maja Kocijancic, geçmişte Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilime ilişkin itidalli olmaları yönünde açıklama yaptıklarını hatırlatarak, bu değerlendirmelerin hala geçerli olduğunu söyledi. 'İyi komşuluk ilişkileri AB üyeliği için şart' Yunan Başsözcü Schinas, ekleme yapmak istediğini belirterek, "Azami iyi komşuluk ilişkilerine sahip olmak katılım öncesi ortaklarımız için belirlediğimiz önemli bir kriter" dedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, dün kuvvet komutanlarıyla Aksaz Deniz Üs Komutanlığı ve Donanma Komutanlığına bağlı gemilerde inceleme ve denetlemelerde bulunmuş, ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait 2 hücumbotla Kardak Kayalıkları bölgesinde seyir icra etmişti.
215,084
# AB'den Kardak açıklaması ## Özet AB Komisyonu Genelkurmay Başkanı Akar'ın Kardak Kayalıklarına gitmesine ilişkin açıklama yaptı ## İçerik Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Kardak Kayalıklarına gitmesine ilişkin açıklama yapan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başsözcüsü Margaritis Schinas, iyi komşuluk ilişkilerinin AB'ye katılım için önemli bir kriter olduğunu söyledi. AB Komisyonu'nun günlük basın toplantısında gündeme gelen konu hakkında konuşan Komisyon sözcüsü Maja Kocijancic, geçmişte Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilime ilişkin itidalli olmaları yönünde açıklama yaptıklarını hatırlatarak, bu değerlendirmelerin hala geçerli olduğunu söyledi. 'İyi komşuluk ilişkileri AB üyeliği için şart' Yunan Başsözcü Schinas, ekleme yapmak istediğini belirterek, "Azami iyi komşuluk ilişkilerine sahip olmak katılım öncesi ortaklarımız için belirlediğimiz önemli bir kriter" dedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, dün kuvvet komutanlarıyla Aksaz Deniz Üs Komutanlığı ve Donanma Komutanlığına bağlı gemilerde inceleme ve denetlemelerde bulunmuş, ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait 2 hücumbotla Kardak Kayalıkları bölgesinde seyir icra etmişti.
12581
haber
Hipekratif çocuk boşanmada etken
Hiperaktif çocuğa sahip çiftlerin boşanma riskinin daha fazla olduğu ortaya çıktı.
ABD'nin Buffalo Üniversitesinden bilim adamlarının yaptığı araştırma, hiperaktif çocuğa sahip çiftlerin, çocuk 8 yaşına gelmeden önce boşanma riskinin diğer çiftlere göre iki kat fazla olduğunu gösterdi. Araştırmaya dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu olan 282 ve dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu olmayan 206 çocuk katıldı. Araştırma sonucunda, dikkat eksikliği/ hiperaktivite bozukluğu olanların ebeveynlerinin yüzde 22,7'sinin, diğerlerinin ebeveynlerininse yüzde 12,6'sının boşandığı görüldü. Psikoloji Profesörü William Pelham, bunun bir çocuğun düzen bozucu davranışının boşanma riskini ne kadar artırdığını gösteren ilk araştırma olduğunu belirterek, hiperaktif bir çocuğa sahip olmanın evliliği yıkan tek neden olduğunu ileri sürmediklerine dikkati çekti. Pelham, bir çocuğun düzen bozucu davranışının, görünüşe göre, aile içinde stres yaratan diğer sorunlarla birleştiğini, bunun evlilikte çatışmaya neden olduğunu ve sonuç olarak boşanmanın geldiğini ifade etti. Araştırma, "Journal of Consulting and Clinical Psychology" dergisinin bu ayki sayısında yayımlandı.
231,138
# Hipekratif çocuk boşanmada etken ## Özet Hiperaktif çocuğa sahip çiftlerin boşanma riskinin daha fazla olduğu ortaya çıktı. ## İçerik ABD'nin Buffalo Üniversitesinden bilim adamlarının yaptığı araştırma, hiperaktif çocuğa sahip çiftlerin, çocuk 8 yaşına gelmeden önce boşanma riskinin diğer çiftlere göre iki kat fazla olduğunu gösterdi. Araştırmaya dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu olan 282 ve dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu olmayan 206 çocuk katıldı. Araştırma sonucunda, dikkat eksikliği/ hiperaktivite bozukluğu olanların ebeveynlerinin yüzde 22,7'sinin, diğerlerinin ebeveynlerininse yüzde 12,6'sının boşandığı görüldü. Psikoloji Profesörü William Pelham, bunun bir çocuğun düzen bozucu davranışının boşanma riskini ne kadar artırdığını gösteren ilk araştırma olduğunu belirterek, hiperaktif bir çocuğa sahip olmanın evliliği yıkan tek neden olduğunu ileri sürmediklerine dikkati çekti. Pelham, bir çocuğun düzen bozucu davranışının, görünüşe göre, aile içinde stres yaratan diğer sorunlarla birleştiğini, bunun evlilikte çatışmaya neden olduğunu ve sonuç olarak boşanmanın geldiğini ifade etti. Araştırma, "Journal of Consulting and Clinical Psychology" dergisinin bu ayki sayısında yayımlandı.
660338
haber
Yaşar Okuyan'ı protesto ettiler
Özkan ARSLAN- Mustafa TURAPOĞLU/ANKARA, (DHA)- ANKARA Tandoğan Meydanı'nda toplan ülkücü olduklarını söyleyen bir grup, seçim öncesi katıldığı televizyon programında "MHP tek başına barajı geçsin Tandoğan Meydanı'nda anırmazsam şerefsizim" diyen Yaşar
Yaklaşık 20 kişilik grup, saat 14.00 sıralarında Tandoğan Meydanı'ndaki saat kulesi önünde toplandı. Yanlarına getirdikleri eşek maketinin üzerine 'Yaşar Okuyan' yazan grup, 'Ülkücüler burada Yaşar nerede?' sloganı attı. Eylemi ülkücüler adına gerçekleştirdiklerini söyleyen grup üyeleri adına yapılan açıklamada şöyle denildi: "16 Nisan 2018'de katılmış olduğu bir programda Yaşar Okuyan 'MHP barajı geçerse ben de Tandoğan Meydanı'na gelip eşek gibi anırmazsam şerefsizim' demişti. Biz de kendisinin bu sözü tutacak erdeme sahip olmadığına inanmadığımız için onu temsilen buraya bir eşek getirdik. Ama yine de biz kendisine sesleniyoruz; biraz şerefi varsa kendisinin dediği gibi kendisini bu meydana anırmaya bekliyoruz." Grup, eylemin ardından polisin uyarısıyla dağıldı.
114,504
# Yaşar Okuyan'ı protesto ettiler ## Özet Özkan ARSLAN- Mustafa TURAPOĞLU/ANKARA, (DHA)- ANKARA Tandoğan Meydanı'nda toplan ülkücü olduklarını söyleyen bir grup, seçim öncesi katıldığı televizyon programında "MHP tek başına barajı geçsin Tandoğan Meydanı'nda anırmazsam şerefsizim" diyen Yaşar ## İçerik Yaklaşık 20 kişilik grup, saat 14.00 sıralarında Tandoğan Meydanı'ndaki saat kulesi önünde toplandı. Yanlarına getirdikleri eşek maketinin üzerine 'Yaşar Okuyan' yazan grup, 'Ülkücüler burada Yaşar nerede?' sloganı attı. Eylemi ülkücüler adına gerçekleştirdiklerini söyleyen grup üyeleri adına yapılan açıklamada şöyle denildi: "16 Nisan 2018'de katılmış olduğu bir programda Yaşar Okuyan 'MHP barajı geçerse ben de Tandoğan Meydanı'na gelip eşek gibi anırmazsam şerefsizim' demişti. Biz de kendisinin bu sözü tutacak erdeme sahip olmadığına inanmadığımız için onu temsilen buraya bir eşek getirdik. Ama yine de biz kendisine sesleniyoruz; biraz şerefi varsa kendisinin dediği gibi kendisini bu meydana anırmaya bekliyoruz." Grup, eylemin ardından polisin uyarısıyla dağıldı.
README.md exists but content is empty. Use the Edit dataset card button to edit it.
Downloads last month
2
Edit dataset card